Gün gelip olduğu gibi kabul edebildiğinde kişi, aykırı sesleri..ulaşır umursamazlığın doruğuna. Umursamazlığa vurulunca mutluluk anı yakın.
Yaşanmışlıkları anımsatan satırlar Dalgalar’dan; “koridoru sertçe adımlamalarını duymak hoşuma gidiyor.”
Kızların topuklu ayakkabılarının çıkardığı sesleri, uykularının en tatlı yerindeki çocuklarını kucakladıkları gibi annelerine bırakıp işe doğru yola koyulmalarını bugün hatırlıyorum yeniden Virginia Woolf’un satırlarını okurken.
Evimizde sabahın ilk ışıklarıyla bizim dışımızdakilerin ayak seslerine tanıklık etmeninse beni nasıl yıprattığını; bunu bir yaşam kesiti olarak kabul edemeyişlerimi, hatta yakınışlarımı…
O günlerde hayatıma müdahale olarak nitelediğim yaşayışlar, gelecekle ilgili tasavvurlarımı şekillendiriyordu.
Aykırı sesler bir gün hiç duyulmayacaklardı. Duyulsalar da hayata karışacaklardı, olgunluğumun bir simgesiydi artık onlar. Öyle olmasa “insan olarak yaşamayı zorlaştırdığımız” dünya üzerinde barınmak imkansızdı.