Doğumdan ölüme sabırsızlıkla
hep bir nokta ulaşılmak istenen…
Başaramasak da bazen,
umudunu yitirmeksizin
çalışmaya ara vermeden
sağlığı koruyup
keyifle atlatmak dileğiyle,
her yeni gün ile geleni…
tam çekip gidecektim ki şuradan,
dünya çıktı karşıma tüm pırıltısı ile.
devam etmek istedim ben de her şeye karşın…
kalbimi sarsan yaşanmışlıkları unutup
merak etmeye başladım yeniden,
başıma gelecek olan şeyleri…
bir noktada var olmuşluğum iki cihan arasında!
nasıl anlatmalıyım bugünkü seyrimi;
bulunduğum ânın bir içindeyim bir dışında!
ne mazi ne âti…
tüm gayem işte..şu ânın bütünlüğünü korumak!se
Büyük Postane Caddesi’ndeyim
atılacak mektuplarım var,
yarınlar için!
Yaşadıklarımız
gözümün önünde canlanan
renkli bir film gibi,
sevdiceğim.
Fotoğrafların arasında
buldum kendimi demin
80’lerden kalma,
çay bahçesinde oturmuş
bir kareye sığmışız ikimiz;
senle sevgi bulutu olup
bir anlığına
dağılıyoruz semada.
Hatırlamazsın bugün sorsam
onun için yazıyorum usanmadan.
Sana mısralarda olsun dokunmak,
maviliğine bulaşmak bir ayrıcalık
bilmiyorsun sanki!
Mavi senin rengin,
gerçekliğinin simgesi.
Uzun aradan sonra
bana gelişlerinin verdiği
mutluluğun adı, mavi.
oradan buradan şuradan…
“ne konulu yazayım” der kişi,
ilham gelmemiştir o an.
kendi gündemini belirlemek iyidir
şiir
nasıl pırıltılı bir dünya;
yazış ve bitiş ânı.
kâğıda dökmeliyim doğallığı
dolamalıyım dilime.
şiir, ilk okunuşunda ne sade…
poetika yazıları kaleme almış birçok yazar
Mungan’ın “Küre”sini sevdim
Eagleton’dan “Şiir Nasıl Okunur”
ve ilk anda usuma gelmeyenler…
henüz almadıklarım var tabii;
en kısa zamanda edinip
okuyarak bilgilenmek için
sabırsızlanan bir Sezer…
Sensiz anılar biriktirdim gidişinin ardından. Açtım içimi kendime nasıl sen kokuyordu, şaştım, biliyor musun? Bir hayal, bir ömür! Silüetin sardı etrafımı daha çok hissettim o an seni. Şaşkınlığım geçti sonradan, kucaklayınca hayalini. Senden habersiz olsa da! Öyle ya haykırdığım halde duymuyordun sanırım yüreğimden geçenleri. Bitkin düştüm aramaktan izlerini. Kavuşacağımıza dair umut olsaydı keşke, bir nebze. Bana doğru yöneldiğini tasavvur ettiğim her adımını karşılamak için, gücüm yerinde olmalı! Ancak o zaman diner içime akıttığım gözyaşım. Sarılırım yeniden hayata, sana. Vazgeçilmez düşün bu kez gerçekleşeceğine inanırım.
Güpegündüz uykuya daldım
uyandığımda,
o güne dek anlatılanların
hikâye olduğunu düşündüm,
bir buğu kapladı her yanı
sahi seni gördüm
gözlerin ışıl ışıl
bana bakıyordun
geleceğimizi dillendiriyordun
sıcacık sözcüklerle
o an anladım,
seninle yaşananlar yalan değil
Gülümsedim, ısındı içim
insan duygulanıyordu
sevinçten coşuyordu
düşler gerçeğe dönüşüyordu
bir çift yürek bir dünya oluyordu
sevince. Foto. Bâlâ Çiçek
Birlikte bir ömür dilerdim
seninle, anneciğim
yaşlılığımda bile omuzunda
soluklanmak ne hoş olurdu
Çok istenen şeyler
her zaman gerçekleşmez, demiştin
Gideli hayli zaman geçti, otuz yıl,
çok özledim seni.
Sesin kulağımda, hep benimlesin,
biliyor musun
Yaşıyorsun çocuk saklı yüreğimde
Hayatımın bu safhasında
şiirlerle dokunuyorum sana
Bundan da bir mutluluk payı
çıkartıyorum kendime
anneme değiyorum, diyorum
dünyalar benim oluyor
her defasında heceliyorum adını
sevgiyle dimağımda. Foto. Bâlâ Çiçek
Hani onca yıl birlikte soluklandığımız
ev var ya, bugün oraya gittim.
Gezindim içinde.
İçim paramparça,
eksikliğini hissettim de ondan.
Kucaklayan sevgi sözcüklerin olmadan
geçen bunca zaman
Gözümün önünden yitmeyen hayalin
Hatıran beni ayakta tutan
Anlatamıyorum, gerçeğimsin
Dünyamı ısıtan, ışıtan düpedüz gerçeklik
İdolüm değil miydin zaten
Sembolü oldun aşkımın sonradan
Şu an o evin sadece bir taş yığını olmadığını
duyumsadığımdan aynı zamanda
Sensiz bir geleceğe
nasıl katlanacağımı bilmiyorum hâlâ. Foto. Bâlâ Çiçek
umut türküsü oluyor sıcak sözcüklerin, telaşlıyım bu mevsimde yavrucağım, her şey iyiliğin için