Bölümleri kısa soluklu yazmayı tercih ediyorum.
Genel olarak okumaktan hele uzun yazıları (okumaktan) hoşlanmadığımızı bilmek.
Üzse de…
Bu bir sorunsal. Çözüm için ne yapabilirim diye düşünürken… Çünkü zamanımın önemli kısmını okuyarak geçirmek istiyordum.
Okuyordum ama uzun soluklu kalamıyordum kitabın başında; aynı zamanda bir çok kitap okuyarak renklendirmeye çalıştım. Birinden bir iki paragraf, diğerinden üç sayfa, bir başka kitaptan iki satır… Ve okuyuşlarım kitabı elime alınca uzun süre devam etmeye başladı. Aynı zaman diliminde birkaç kitabı okumanın, okuyamama ya da başlanıp bitirememe sorununu çözeceğini düşünüyorum. Keyifle okunuyor öyle.
Türkçe öğretmenim derdi ki, ne yaparsanız yapın..ne denli sıkılsanız da okumaya başladığınız kitabı mutlaka bitirin. Geçen zaman içinde bitiremediğim çok kitap var ama bu konuda şimdilerde daha iyiyim.
Sanat Tarihçisi Gül İrepoğlu da Fiyonklu İstanbul Dürbünü’nde bu konuya işaret edip bir anda birden fazla kitap okuduğunu belirtiyor.
Bu birçok işi aynı günde kotarmak; birkaç yazıyı aynı anda karalamak gibi.
Satırlar arasında gezinirken rastladığım bir iki cümle çok tanıdık geliyor, beni anlatıyor sanki..bu beni mutlu etmeye yetiyor. Bazen yaşayıp da kendi kendime itiraf edemediğim ruhumu okşayan duygulanımlar çıkıyor ortaya. Bir paragraf içinde aniden beliren düşünce biçimleri mest ediyor.
Beni mutlandıran, ruhuma dokunan, öğretici unsurlar içeren tek kelime ya da cümle için bir kitap alıp okuyabilirim. Bunu çoğu zaman önceden bilemem tabii. Kitaplarımı seçimimden dolayı duyduğum bahtiyarlık bir bakıma yazın dünyasına müteşekkir oluşumun bir ifadesidir.