Sezer Esensoy Çiçek tarafından yazılmış tüm yazılar

İstanbul, Şiirin İçinden

Günlerle otağına kurulup
bakıvermek bir medeniyete;
bir şiirle geçerek içinden
çözüvermek sarpa saran sorunsalını
Yaren kokulu çay deminde tutunup kalmak
selamladığın topluma, bir ferdi olarak
Coşup taşan yüreklerin hep bir olduğunu bilerek
yürümek sokaklarında yerleşip şehirlerce
Limanların yosun tutmuş sığınaklarında
solumak nefesini alın terinin.

CIMG7198-2

Yola Çıkarken

Yeniköy’de yokuşta,
dam koruklarıyla bezeli kabrin
Gülüşlerin düşlerimde,
renkli umutlar peşindeyim
Koşmamı öğütlemiştin hep
ezeli bi rekabetin içinde…
Sendelediğimde
yeise kapılsam bile bazan
kaldırıyorsun beni
dünyamı kaplayan mutlu sesinle
Tutunuyorum yine ilk günkü gibi,
boş sayfaların
yaşatılmayı bekleyen tınısı
kulağımda iyi ki!

Kahve 7Foto.alıntıdır.

Çerçeve

Anıların içinde seyr yine
sanki yaşıyorum oralarda,
sayfaların üzerinde buluşunca sözcüklerle…

Çocukluğumdayım;
koşuştuğum caddelerde
geziniyorum, öyle derin izleri.
Hiç girmediğim ara sokaklarda
buluyorum kendimi.
Unutulmayan o özel anlarda
karşılaşmak yeniden sevgili yüzlerle
dolduruyor benliğimi.
Duru bi boşluk oysa!
Kızıyorum
henüz anlatamıyorum çünkü.

Yazmak istiyorum o yüzden
daima koynunda yatmak için,
ucu bucağı yok ki mavi gri bulutların.

Geleceğe dair düşler ülkesi,
rotasını çizdiğim dokularında ömrün
yerleşmiş annemin o şen sesine
duyuruyor durmaksızın varoluş sırlarını.
Arıyorum aynı neşeyi dost sedalarda,
saklı hüzün kaplı gülüşlerde bazen.
Hep içimde yeşertmiştim ya seni, olduğun gibi…
Umutla zenginleşmiş bu dünyada
ulvi barış senfonisini var mısın yaratmaya?

CIMG2237 (Large)

Tam Da Bu

Etki altında kalmak!
Pek başına buyruk; kendi kararlarımı alırım, diyor.
Halbuki çevresinin tesiri bariz üzerinde…
Paylaşımlarında kafa dengi gibi görünüyor.
Yürekli biri.
Okul, iş hayatı, hobi dünyası derken hepsi tamam da..takılıp kalmış ön yargılara.
Tanıma gereği duymadan karşısındakini, gelecek düşlerine dokunmaya çekinip yeni fikirlere açamadığı zihnini sokuyor önündeki köhne kapıdan içeri.

1 (5)

Örgü İyi Bi Hobi

Uzun yıllardır yün örmüyorum. Geçen gün örgü örmenin iyi olabileceğini düşündüm.

Atkı örerek başlamalıyım dedim. Deneyimimi pekiştirmek gerekli idi. Önce güzel yavrumun aldığı pembe, mavi, gri, bej renklerden oluşan ebruli iple ilmek atarak denedim, arkadaşlar daha kalın şişle çalışmamı önerdi. Söküp yeniden ilmek attım: lastik ve ilerleyen sıralarda da aralara haraşolar yerleştirerek devam ettim.

Hafta sonu Çarşı’ya çıktığımızda pasajdaki yüncüden bu kez kahve, kiremit ebruli ve limon sarısı renkte yumaklar aldık. Değişik kalınlıkta şişlerle yarattığım basit örneklerden atkı, şal örmeyi planladım.

İyi bir değişiklik oldu bana..sadece yazı yazarak yol açtığım krizi önlemeye yardımcı oldu. İşe kendimi verdim mi “gözünü çıkarana dek” uğraşmam ilk değil! Bu defa daha dikkatli olacağım çünkü yazı yazmaktan hoşlanıyorum ve hayatımın sonuna onunla yönelmek istiyorum. Uğraşım olmalı dedim ya, “yazmak” en iyilerinden.

Yünlere şişler vasıtasıyla şekiller vererek ısınacağımız nesneler oluşturmak fevkalade bu arada. İlk öğrendiğimde sarı lacivert bir kazak çıkartmıştım ortaya, ortaokul yılları… Kulüp aşkı yüzünden… Giymedim ama. Sosyoloji öğretmenimiz demişti, “sizin yaşınızda ben de fanatiktim, yaş ilerleyince o heyecan kalmıyor”. Hak veriyorum ona bugün.

O yıllarda yine gazetede okumuştum, tarihte ilk örgü örme eylemini gerçekleştiren erkekler olmuş; resimleri de vardı, gülmüştüm.

“Niye üç atkı” diye sordu. “Birinden sıkılınca öbürünü alıyorum elime” dedim. Farklı kalınlıktaki şişlere geçmek de dinlendiriyor kollarımı… Aynı anda birçok kitabı okumak, birkaç konuda birden yazı yazmak gibi.

Şimdiden düz örgü bir hırka ve yeni çıkan bayağı kalın yünlerden büyük bir battaniye örmek için program yapmaya başladım bile. Bu da bi kriz sebebi olmasın, kaptırdım: gece gündüz “örmece”!

IMG_0781-2

Konu Konuyu Açarken

Hocam,                                                                    25 Ocak

Cemal Süreya şiiriyle birçok yerde karşılaşıyorum. Kitabını elime ilk alışım.
Koca yüreği hayallerime sığdırmaya çalışmak oldu, duyumsadığım… Sayfaları gezdikçe niye sevilerek okunduğunu daha iyi anladım.
Bir toplulukta, şiirlerimin düşündürücülüğünü önemsiyorum; açıklanırken bir Edebiyat dersinde dizelerim dile gelsin, o anda esintilerini getirdiğim havayı solusun gençler, aynı atmosferde..demişim. Paylaşmak dileğim zamanı..dokunup geçmişin izlerine, gün içinde, yarına yetişmeye çabalayarak.
“Okul kitaplarına girmez benim şiirim” demiş Süreya. Benimki de öyle olacak kuşkusuz ama  bir öğrencinin sınav kağıdı üzerinde soru olarak rastlanmasının hayali bile güzel. Ne de olsa şairlerin, yazarların, sanatçıların değerinin ileride anlaşılacak olmasının önemi ile ilgili bir duyum geliyor Mina Urgan’dan.
Esin kaynağı olabilir mi, dediniz kitap için hediye ederken; tabii ki olacaktır.
Teşekkürlerimle.

S.

Erol Çiçek’e.

Özledim

Pişirdiği galetaların kokusu caddeyi baştan sona saran fırının arka sokağa açılan kapısından içeri adım atmayı özledim. Anneannemin fırınlanması için götürülmek üzere hazırlayıp elimize tutuşturduğu börek ya da kurabiye sinisini bıraktığımızda makbuz koçanının en üst yaprağının kopartılıp verilmesi ve “bir saat sonra hazır” sözüyle çıkıp oynamaya devam ederek sürecin bitiminde geri gelişimizi… Makbuzun bizdeki nüshası ve sararan kopyasının karşılaştırılıp sıcak tepsinin gazete kağıdı örtülerek iade edilişiyle avucumuzdaki bozukluklarla yaptığımız ödemeyi ve bir koşu, eve, çayın yanına yetiştirişimizi.
Galetalara gelince hilafsız yarım metre idiler, tezgahta dar, uzun..ayaklı hasır sepetlerde muhafaza edilir, daima dükkanın süsü olma özelliklerini korurlardı bana göre..yemesi kıtır kıtır muhakkak. Onlardan hiç alıp yemedim..sabah kalktığımda başlardı etrafa yayılmaya koku.
Galeta rayihası ile denizi beraber solurduk, içimize çekerdik doyasıya… Haliç’in o dayanılmaz “parfümvari” esintisi sonradan hakim olmaya başladı Fener, Balat’ta.

10_dFoto.alıntıdır.

İktidar Meselesi

Dikkatimi çekmiştir, insanlar çoğu zaman fikirlerini birbirlerine empoze etmek isterler. Hani her birimizin dünyaya bakışı başka pencerelerden olur ya… Sanırız ki, yakınlarımız da bizim benimsediğimiz ölçülere göre ilerlerse daha doğru hareket etmiş olur.
Birbirimiz üzerinde hakimiyet kurmayı severiz neden bilmem. Bu varoluş sorunsalı olarak önümüzde.
Bir iktidar muhakemesi!
Sait Faik de bundan yıllar önce konuya değinmiş, iktidarın yalnız devletle birey arasında kurulan bir ilişki olmadığını, kişiler arasında da böyle bir rabıtanın yaşandığını belirtmiş…
Oysa karşımızdakini olduğu gibi kabul edip kişiliğine, görüşlerine saygı duyarak birlikteliğimizi sürdürmek hayallerimizi ve prensiplerimizi zorlamasa gerek…

kumsalFoto.alıntıdır.