Etiket arşivi: felaket

KORKMUYORUZ

Yaradan tarafından hep güzellikleri seyretmek ve hissetmek üzere biçimlendirilmişken, aklımız ve yüreğimiz, bu azap niye? Zalimliğe maruz kalmak için nerede hata yaptık?
İnsanca davranmak, “insan” olmak bir suç olmamalı?
“İnsan” olarak yaşamak incitilmek manası taşımaz!
Doğaya karşı gelmek kimseye bir şey kazandırmaz.
“İnsanın” gerektiğinde zor koşullarda, zahmet içinde meydana getirdiği yapıcılığını gözler önüne seren eserlerini ortadan kaldırarak, “insan” hayatını hiçe sayıp ona kıyarak atılan adımlar; kötülük tohumları kendi batağında yitip gitmeye mahkumdur. Kendi oluşturduğu felaketlere bel bağlamak, kötülüklerden umutlanmak vicdana sığmıyor. İnanmıyorlar ama her kötülük sonunda cezalandırılır.
Terör beraberinde istedikleri kapıların açılacağını sanmaları ne büyük bir aldanış!
Özgürlük kavramını kötü emellere alet ederek demokratik yollarla rahatlıkla çözülecek meseleleri kan dökerek içinden çıkılmaz hale getirmek akıllıca olmadığı gibi insanlık onurunu zedeliyor…
Ne söylesek boş yere edilmiş lakırdılar olarak görüldüğü açık ki, barışseverlik yerle bir!
Terör kana doymuyor!
Artık “ne olursa olsun yaşamıma devam edeceğim” söylemleri ile korkusuzca ilerlediğimizi belirtelim biz de…

Gündem

İlk yazdıklarımda girift olmayı esas almış olmalıyım ki, yeniden okurken onları zorlandığımı söyleyebilirim. Karışık duygular içinde yaşanan bir açılım böyle vücut buluyordu demek!
Bugüne baktığımda, yazarken sözcükleri süslemek isteyen biri var; sıfatlar, tamlamalar yerini alıyor cümlede… Açıklamalarda mümkün mertebe ağdalı bir dil kullanmamak hedefim!
Geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz usta gazeteci, yazar Çetin Altan’ın köşe yazılarını hiç kaçırmaz, hatta bulunduğu sayfayı kesip dosyalardım, gençlik yıllarımda. Antrparantez, elektrik faturalarına aynı özeni göstermiyorum şimdilerde. Zaten maddi değerlere yaklaşmak yıpratıcı geliyor ama her hanenin iktisadi bir bütçesi olmalı! Bunu takip etmekten de zevk alabilmeli, kişi. Ne kotardım, sonucunda ne kazandım; ne kadarını harcadım, masraflarımı karşılayabilecek miyim?
Dünyadan ya da ülkeden bir haberin merkeze oturduğu bir yazı, sabahı neşelendirebildiği gibi 1980’deki darbe misali üzüntüye sebep olabilir. Terör ise kanayan yara: bedbahtlığımız artıyor her geçen gün. İşimizdeki çabalarımızın, özel hayatımızdaki bir gelişmenin, tartışmanın, sevincin günümüzü etkilediğini fark ederiz birden. Bunlar da felaket haberlerinin ortasından bizi çekip çıkaran bir umudun yeşermesini sağlayan nice unsurlardan. Gelecekten ümitlenmek için bugüne sarılmalıyız. Ne var elimizde? Gündemimiz ve huzur için daima olumlu adımlar atan kişiliğimize sığınmaktan başka. Önce kendimiz ile barışık olalım ki, “yurtta sulh cihanda sulh” parolasını hayata geçirebilecek güç ile yeniden doğalım!
Fert olarak her birimiz toplumun yapılanmasında önemli etkenleriz. Gelişmekte olan bir ülke olarak üzerimize düşen görevler önemi dairesinde ağır… Öncelikle kendimize olan vazifelerimizi yerine getirirsek genel manada kalkınmaya faydamız dokunur.
Bir Kasım Pazar günü, yer aldığımız seçim sandığı mahalline gidip yeni hükümet için oy vermeyi ihmal etmemeli… O çerçevede planlanan projelerin gündeme getirilmesinde payımız olduğunu kanıtladığımız çalışmalarımız ile yarınlara başımız dik yürürüz! Tacımız ay yıldızlı bayrağımız!