Güpegündüz uykuya daldım
uyandığımda,
o güne dek anlatılanların
hikâye olduğunu düşündüm,
bir buğu kapladı her yanı
sahi seni gördüm
gözlerin ışıl ışıl
bana bakıyordun
geleceğimizi dillendiriyordun
sıcacık sözcüklerle
o an anladım,
seninle yaşananlar yalan değil
Gülümsedim, ısındı içim
insan duygulanıyordu
sevinçten coşuyordu
düşler gerçeğe dönüşüyordu
bir çift yürek bir dünya oluyordu
sevince.
Foto. Bâlâ Çiçek
Etiket arşivi: insan
Ne Uzak Ne Yakın
Çok yakın
değebilirim.
Uzaksın
ulaşamadığımdan.
Kayıpsın
hep istemediğinden…
Düşümdesin
artık yanımda yürümediğinden.
Gerçeksin ama!
Dillendiremediğimden…
Peşimdesin, kaçmadığımdan.
Alışkınım uykusuzluğa,
sarılarak uyuduğumdan her gece
yokluğuna.
Yeniden varmak
bir gülüş sadece
gözlerimden öperek
uyandırdığından her sabah.
Yeniden rastlamayı umup da
bulamadığım izlerin
kazılı çerçevede.
Yalvardım çok kez Tanrı’ya
çoğalttım seni.
Çağrımsın,
hüzün olamazsın
sempatisin, hoşgörüsün
sen yücelttiğim her şeysin.
Ne huzur verici gündönümü
ne denli yakın insanlar
sen hayatıma girdiğinden beri.
Selamlıyor doğa beni,
evrene uyumumdan ötürü…
An
An geliyor, işte o an
kendimden sıkıldığım…
Öyle bir an ki
insanlardan kaçtığım,
hayvanların o saf sorgusuz
çocuk bakışlarında
yeniden soluklandığım…
Güldüren neşelendiren bir kucak o!
Coşkusunu yürekten paylaştığın,
sevinç olup uçtuğunda
yakalayamayacağından korktuğun…
Sonra seni sürüklediği seyirlikte
hayatın derinliklerine daldığını
fark edersin!
Dönüp baktığında sılaya
izlere takılıp kalırsın ya!
Doyamadığını hissedersin o an
yaşadıklarına…
KORKMUYORUZ
Yaradan tarafından hep güzellikleri seyretmek ve hissetmek üzere biçimlendirilmişken, aklımız ve yüreğimiz, bu azap niye? Zalimliğe maruz kalmak için nerede hata yaptık?
İnsanca davranmak, “insan” olmak bir suç olmamalı?
“İnsan” olarak yaşamak incitilmek manası taşımaz!
Doğaya karşı gelmek kimseye bir şey kazandırmaz.
“İnsanın” gerektiğinde zor koşullarda, zahmet içinde meydana getirdiği yapıcılığını gözler önüne seren eserlerini ortadan kaldırarak, “insan” hayatını hiçe sayıp ona kıyarak atılan adımlar; kötülük tohumları kendi batağında yitip gitmeye mahkumdur. Kendi oluşturduğu felaketlere bel bağlamak, kötülüklerden umutlanmak vicdana sığmıyor. İnanmıyorlar ama her kötülük sonunda cezalandırılır.
Terör beraberinde istedikleri kapıların açılacağını sanmaları ne büyük bir aldanış!
Özgürlük kavramını kötü emellere alet ederek demokratik yollarla rahatlıkla çözülecek meseleleri kan dökerek içinden çıkılmaz hale getirmek akıllıca olmadığı gibi insanlık onurunu zedeliyor…
Ne söylesek boş yere edilmiş lakırdılar olarak görüldüğü açık ki, barışseverlik yerle bir!
Terör kana doymuyor!
Artık “ne olursa olsun yaşamıma devam edeceğim” söylemleri ile korkusuzca ilerlediğimizi belirtelim biz de…
Yaş 55 İken
Doksan yaşına geldiğinde öğütlerini sıralamış, kişi: harika değerlere değinmiş; yaparım tabii. Hepsi de “öyle olmalı” dedirten cinsten…
Yalnız bu kadar genç olmasaydım:) her şeyin en doğru halini bilirdim ben. Olumlu ya da olumsuz yazıldığı gibi yaşanmalı bazen her olay… Ne önce, ne sonra! Kadercilik diyeceksin ama… Değilim esasen. Ne denli uğraş verse de yaşanacakların önüne geçemiyor insan her zaman.
O zaman yeni kararlar alırken daha dikkatli olmalıyım demek ki.