Aylık arşivler: Kasım 2014
Kelimeler
Toplum içinde erkeğin kadından daha üstün gösterildiği örnekler olduğunu iddia edebilir kimi. İddialardan biri, kadının seçtiği sözcükleri yanlış kullanması olabilir mi? Kadınlar burada devreye girip kendilerinin doğru konuştuklarına dikkat çekeceklerdir. Bizzat ben öyle yaptım çünkü! Buna değinilen bir yazı okuduğumda.
Edebiyatçıyım, diye mi bilmem, samimi olduğum kişiler bir şey anlatırken sözünü bölüp öyle değil, böyle diyerek nokta olarak koyduğum sayısız sözcük var. Mutlaka doğru konuşmak gerek benimle. Daha mesafeli olduğum kişilerin konuşması esnasında ise düzeltme yapmamayı tercih ederim. Öyle dinlerim onları karışmam.
Bu konuyla ilgili kayda değer bir uyarı aldığımdan artık yanımdakilerin de telaffuz hatalarını görmemeye başladım. Neticede kendim de yanlışlıklar yapabiliyorum. Son zamanlarda sıklıkla yaşadığım şu ki, tanımladığım kelime dudaklarımın ucuna kadar geliveriyor ama dökülmüyor bir türlü. Yine bir kitapta okuduğum üzere bir yaştan sonra bu tür yaşantılar doğal karşılanmalı. Yazar da aynı dertten muzdarip… Özellikle yeni tanıştığı kişilerin isimlerini unuttuğuna yer veriyor eserde.
Yaşam dediğin sürprizleriyle şaşırtabiliyor bizi her yaşta. Gün geliyor unutuveriyoruz her şeyi bir anda.
O, Bir Temmuz Günü Bize Elveda Dedi
“İğne battı, canımı yaktı
Tombul kuş, arabaya koş
Arabanın tekeri, İstanbul’un şekeri
Hop hop hop, altın top
Bundan başka oyun yok!”
-Tekerlemeleri hatırlıyor musun? diye soruyor.
-Tamamını değil! diye yanıtlıyorum. Bunu da mesela siz söyleyince tam olarak anımsadım.
(İstanbul’un şekeri dünyalarda bir tane diye devam etmiyor muydu o yoksa ben mi uydurdumdu?)
-Hatırlamıyor, diyor gelini için… Ama ben söyletiyorum toruna; çok hoşuna gidiyor: hop hop hop, altın top.
-Kuşaklararası farklılıklar, diyorum. İlk anda hatırlayamadım ya, gelin benden de genç! diye ekliyorum.
Ses çıkarmıyor. Onu o gün son görüşüm…
Güller
Özgürlük
Yaşama Sanatı
yüceltirken değerlerini
kaldırmadaki güçlük
kabına sığmaz ruhuna
çekiliyorsun kabuğuna
ayağına takılan arıklık
Hissiz
Ölüm
Onlarca yıllık kovuğundan palazlanarak çıkar gün ışığına; gözlerimizi kör, kulakları sağır eder, dilleri dilsiz bırakır. İmkansızlaşır kavuşması gönüllerin birbirine, yetim bebeler sınırları zorlayan vuruşlardan. Bir ana – bir diyar sırt sırta verdiği halde çözümsüz problemlerle karşı karşıya anbean.
Yaşamsal Değerler
eski günlerden kalma,
birlikteliğin,
anlıyorum işte!