Ankara’da bir sokağa “Ev Kadını” adını vermişler. Ne gerek vardı, dedim önce. Arkasından ev kadınlığının benimsenmesine yönelik bir çalışma mı acaba diye düşündüm. Yüceltme gayesiyle mi verilmişti?
Kadınlar çağlardır kendilerine biçilen ev kadını rolünü başarıyla sürdürmekte. Kimi ev işlerinin dışında başka uğraşlar ediniyor. Çoğu ise mesleki açıdan yaratıcılıklarını keşfedemeden yitip gidiyor, taş duvarlar arasında.
Günümüzde politik arenada sıkça konu edinilen “insanların üç beş çocuk sahibi olmalarına” dair söylemin gerçekleşmesi hali kadınlar için artı yük demek!
Bir kadının bedeni bunca ağırlığı kaldırmaya yeterli donanımda mı? Kişiye göre değişir, denilebilir: bazısının bünyesi ancak bir, bazısınınki hiç doğum kaldıramayabilir. Sıhhi etmenler düşünülmüyor maalesef.
Yoğun genç nüfusa ulaşacağız, deniyor. Sağlıksız bir çocuk-genç ve orta yaş yığılımındansa dinç bir toplum olarak yaşasak!
Hep geleceğe yatırım yapma peşinde koşarken bugünü atlamasak! Yavaşlasak… Kendimizi en iyi şekilde yetiştirsek çocuklarımız için daha faydalı olur; onlara daha gelişmiş ortamlar yaratmış oluruz.
Her birey kendini aştıkça, ancak, ilerlemeye katkıda bulunabilir.
Sağlıklı olup 75 yaşımda seyahate çıkarak Mısır’da piramitleri incelemek istiyorum, ileri bir toplum ferdi gibi.