İlk yazdıklarımda girift olmayı esas almış olmalıyım ki, yeniden okurken onları zorlandığımı söyleyebilirim. Karışık duygular içinde yaşanan bir açılım böyle vücut buluyordu demek!
Bugüne baktığımda, yazarken sözcükleri süslemek isteyen biri var; sıfatlar, tamlamalar yerini alıyor cümlede… Açıklamalarda mümkün mertebe ağdalı bir dil kullanmamak hedefim!
Geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz usta gazeteci, yazar Çetin Altan’ın köşe yazılarını hiç kaçırmaz, hatta bulunduğu sayfayı kesip dosyalardım, gençlik yıllarımda. Antrparantez, elektrik faturalarına aynı özeni göstermiyorum şimdilerde. Zaten maddi değerlere yaklaşmak yıpratıcı geliyor ama her hanenin iktisadi bir bütçesi olmalı! Bunu takip etmekten de zevk alabilmeli, kişi. Ne kotardım, sonucunda ne kazandım; ne kadarını harcadım, masraflarımı karşılayabilecek miyim?
Dünyadan ya da ülkeden bir haberin merkeze oturduğu bir yazı, sabahı neşelendirebildiği gibi 1980’deki darbe misali üzüntüye sebep olabilir. Terör ise kanayan yara: bedbahtlığımız artıyor her geçen gün. İşimizdeki çabalarımızın, özel hayatımızdaki bir gelişmenin, tartışmanın, sevincin günümüzü etkilediğini fark ederiz birden. Bunlar da felaket haberlerinin ortasından bizi çekip çıkaran bir umudun yeşermesini sağlayan nice unsurlardan. Gelecekten ümitlenmek için bugüne sarılmalıyız. Ne var elimizde? Gündemimiz ve huzur için daima olumlu adımlar atan kişiliğimize sığınmaktan başka. Önce kendimiz ile barışık olalım ki, “yurtta sulh cihanda sulh” parolasını hayata geçirebilecek güç ile yeniden doğalım!
Fert olarak her birimiz toplumun yapılanmasında önemli etkenleriz. Gelişmekte olan bir ülke olarak üzerimize düşen görevler önemi dairesinde ağır… Öncelikle kendimize olan vazifelerimizi yerine getirirsek genel manada kalkınmaya faydamız dokunur.
Bir Kasım Pazar günü, yer aldığımız seçim sandığı mahalline gidip yeni hükümet için oy vermeyi ihmal etmemeli… O çerçevede planlanan projelerin gündeme getirilmesinde payımız olduğunu kanıtladığımız çalışmalarımız ile yarınlara başımız dik yürürüz! Tacımız ay yıldızlı bayrağımız!
Etiket arşivi: açıklama
Yeniden
İstanbul, 16.10.15
Günlerden Cuma… Yine günlük tutmaya karar verip defteri elime aldım. Epeydir günceme yazmıyordum.
Dün geceki yılgın, bitkin halimden eser yok bu sabah! Uyudum altı saat kadar… Uykunun ne denli önemli olduğunu bir kez daha anlıyorum. Uykusuzluğun amansız bir hastalığa davetiye çıkardığını öğrendik geçen günlerde. O hastalık yakın bir süre önce bizim evi de ziyaret etmişti. Giderken canımızı da alıp götürdü. Ölüm bu tabii, bir şey bahane olacaktı elbette. O da öyle dememiş miydi? “Bahane, hastalık bahane!”
Örgü örüyorum son günlerde; üç iş var elimde: atkı, yelek, kazak. Hepsi de ebruli yünlerden. Atkı pembe, mavi, bejli. Diğer ikisi aynı renklerde, fakat yünler farklı; biri angora, biri akrilik: yeşil, turuncu, bordo, sarı renklerin bir karışımı…
Sevgili arkadaşım da çeşitli kazaklar örüyordu; “ortaya”: kime uyarsa evde o giyer, diyordu. Kazağı bir onun sırtında, bir eşinde görüyordum.
Yıllar önce aynı yünden iki ayrı kazak örmüştüm; hem sevgilime hem kendime, rengi o seçmişti: cam göbeği mavi.
Örerken çeşitli sorunlar yaşamıyor değilim. Anneciğime sorardım hep, onun başkanlığında ördüğüm sayısız kazak, hırka olmuştu. Sonrasında tatmin edici açıklamaların yer aldığı dergilerden faydalandım. Yalnız bilgiler yetersiz kalıyor bazen. Şu anda da kazak ve yelek için aynı durumu yaşıyorum. İçinden çıkabilirsem fotoğraflarını çekip paylaşacağım. En önemlisi de giyilebilecekler o zaman!