Etiket arşivi: dergi

Dağınıklık

Selim İleri bir yazısında evinin dağınıklığından dem vurmuş…
Satırlar arasında gezinirken kendi dağınıklığım su yüzüne çıkıyor: evin her alanında kitap, gazete, dergi…
Hiç düzenli biri olma gereği duymamış yazar! Ben de hoşlanıyorum bu halimden, neticede aradığımı buluyorum ve önemli olan usun işleyişinde düzenlilik! Ama hafızayı bu çerçevede zorlamak ne denli doğru? Gün gelip aradığımı bulamazsam diye düşüncelere kapılıyorum.
Düzenli olma çabaları ise ayrı bir meşguliyet zihinde. Düzensizlikle kıyaslandığında artı bir puan alabilir. Bir ferahlama, rahatlama hissediliyor etraf toplandığında. Hatta evraklar ilgili dosyalarına yerleştirildiğinde…
En iyisi ilerisi için yeise kaptırmadan kendini, yaşamayı sürdürmek. Her şey olacağına varmıyor mu netice olarak? Yarın öbür gün çaresiz hissedersem kendimi, yardım alma fikri yaşantının odağına oturacak ister istemez…
simplelindo2
Foto. Simplelindo’dan

Akrilik Yünden Olan

Yeşil, sarı, bordo, kahve, nar çiçeği… Ebruli yünden ördüğüm yelek bitti. Dün Çarşı’ya çıktığımda düğme seçmiştim; onları diktim. Fotoğraflarını da çektim. Bunu sevgili kardeş istemişti, ona hediye edeceğim. Yaka kısmını gayet açık örmemi söyledi. Bir örgü dergisinde böyle bir model bulup ondan faydalandım. Umarım öngördüğü gibi olmuştur. Beğenir, dilerim.
image
image

Yeniden

İstanbul, 16.10.15
Günlerden Cuma… Yine günlük tutmaya karar verip defteri elime aldım. Epeydir günceme yazmıyordum.
Dün geceki yılgın, bitkin halimden eser yok bu sabah! Uyudum altı saat kadar… Uykunun ne denli önemli olduğunu bir kez daha anlıyorum. Uykusuzluğun amansız bir hastalığa davetiye çıkardığını öğrendik geçen günlerde. O hastalık yakın bir süre önce bizim evi de ziyaret etmişti. Giderken canımızı da alıp götürdü. Ölüm bu tabii, bir şey bahane olacaktı elbette. O da öyle dememiş miydi? “Bahane, hastalık bahane!”
Örgü örüyorum son günlerde; üç iş var elimde: atkı, yelek, kazak. Hepsi de ebruli yünlerden. Atkı pembe, mavi, bejli. Diğer ikisi aynı renklerde, fakat yünler farklı; biri angora, biri akrilik: yeşil, turuncu, bordo, sarı renklerin bir karışımı…
Sevgili arkadaşım da çeşitli kazaklar örüyordu; “ortaya”: kime uyarsa evde o giyer, diyordu. Kazağı bir onun sırtında, bir eşinde görüyordum.
Yıllar önce aynı yünden iki ayrı kazak örmüştüm; hem sevgilime hem kendime, rengi o seçmişti: cam göbeği mavi.
Örerken çeşitli sorunlar yaşamıyor değilim. Anneciğime sorardım hep, onun başkanlığında ördüğüm sayısız kazak, hırka olmuştu. Sonrasında tatmin edici açıklamaların yer aldığı dergilerden faydalandım. Yalnız bilgiler yetersiz kalıyor bazen. Şu anda da kazak ve yelek için aynı durumu yaşıyorum. İçinden çıkabilirsem fotoğraflarını çekip paylaşacağım. En önemlisi de giyilebilecekler o zaman!
image

Mola

Gün pırıltılı. Kış soğuğu ama bahar bu,
erik çiçeklerinden.
Gizil ruhuna kapılışım.
Başkası etkilemez bu denli. İlle bahar.
Uzun yürüyüşün ardından
kitabevinin rafları başında soluklanıyoruz.
Bir iki kitap ve dergi seçip kahveye geçiş.
Bir güzellikten başka bir güzelliğe açılan
kapılar önünde hayata selam duruş…
Aykırı olgulara aldırmadan yolunda ilerleyiş
çünkü ancak öyle var olunabileceğine
inancımız kuvvetli!
Dünya üstünde bir yön çizeceksin.
Sapaklarda direnebildiğin ölçüde
başarıya ulaşabileceğinin bilinciyle
hedefinden şaşmadan gideceksin,
Tanrı’nın senin için belirlediği koşakta.
Bezgin karşılayacaksın günü belki bazen
ummadığın dertlerden,
yine de umutlara açık olacak yüreğin
bugünden yarına göz kırparken.
Söz vermelisin kendine,
savaştan bileğinin gücüyle..
alnının akıyla çıkacağına dair;
hiçbir kötülükten yılmadan,
engellerden usanmadan.
Sonra tutmalısın sözünü utanmadan
kahkahalarının bulutlara değmesinden.

CIMG9127-2