Dik yokuşu çıktım.
Yara vardım, etrafa bakındım.
Donakaldım.
Sarı beyaz ışıltılar altında
deniz buz gibi idi. Üşüdüm.
Mavi sıra yerinde idi,
çay deminde
birlikte oturduğumuz hani…
Onun için buradayım bugün
yeniden hissetmek için
yaşadığım o güzelim anları…
Tabiat ile kucak kucağa
sana daha yakın olayım diye.
Konuşmuyordun. Düşünüyordum.
Açılmadan birbirimize
bir düş kuruyorduk,
aynı düşü büyük olasılıkla.
Öyle ya tutukluyduk ikimiz de
bakışmaya doymayan gözlerimizde.
Sıcaklığımız güven ile ısıtıyordu
kalplerimizi.
Sonra ne ara mesafelere yenik düştük,
anlayamadım.
Gidişlerin olmuştu benden…
Son gidişinde çok ağladım.
Dileğim, kavuşmamız artık tez zamanda.
Sana sarılmaya ihtiyacım var
İmkânsız gibi görünse de, değil biliyorum.
Gelebilirim yanına her an
Geleceğim sensin inan.
Etiket arşivi: deniz
Hikaye
Deniz buradan çok uzak
Öyle özledim ki,
yağmurun peşi sıra ısıtan nefesini
denize taş atarken yarışmayı bir akşamüstü
İstanbul tanıktı,
beni neşelendiren sesine
Öfkelendiğinde kararan bakışların
Pamuklar içinde saklamıştım seni
İlk kımıldanışlarımız
çocukluğumuz
düşününce ne denli yakın
Oysa ulaşamıyorum artık
ne rüyada, ne hayalde
Hikaye şimdi, siyah beyaz bir hikaye
o dokunmaya kıyamadığım suret…
Nisan Ayları
Ortaköy’deyim bir an, kahvede…
Sonrası hatıralar
Cam kenarı
çiçeklere ilişti gözüm öylesine…
Başımı kaldırdım, minare,
kırk beş derecelik açıda: İmam-ı Azam Camii.
Deniz kıyısında
Ortaköy’deki Büyük Mecidiye;
Dolmabahçe’deki de,
İrşad denize bakıyor.
Yaşadığım hanelerin etrafındaki camiler
hep aynı konumda
Yalnız buradakinin tarlalara doğru yönü
Yağmurlar yağdı yağalı
su birikintisinden gölet halini almış
o tarlalar
Köylüm neyler, bu vakitler?