Akşamüzeri annem geldi, ‘’bir seyahat esnasında evlat edinmişler beni’’ dedi. ‘’Anneannen kardeşlerimden ayırmamış.’’ ‘’Kamuran bilmesin henüz, ben söyleyeceğim.’’
‘’Babana benzediğini düşünmüşümdür hep.’’
İkindi vakti buluştuklarında akrabalardan öğrenmiş bunu. Baktım, ciddi! Balkondaydık, gece yarısı. Birçok evin penceresinden ışık sızıyordu. Yazın sıcaklığı bi yandan. Işığı yakmamıştık, gemilerin ve karşı sahilin denize vuran pırıltıları aydınlatıyordu etrafı. Saatler ilerledikçe, göz, gecenin karaltısına alışıyordu. Çoraplarımı giyip geleceğimi söyledim, Sıdıka’yla karşılaştım içeri girdiğimde, yatmaya hazırlanıyordu; ‘’annemi zamanında evlat edinmişler..’’ sessizce dinledi. ‘’Babama bundan bahsetme, kendisi anlatacak.’’
‘’Tamam abla’’ diyor şaşkınlık içinde.
Babam sesleniyor: ’’telefonun çalıyor, baksana şuna!’’
İki cevapsız arama, kaydetmiş arayanların mesajlarını telefon cini. Turgut ile Vildan’ın sesleri: bugünkü ‘’fırsat eşitliği’’ konulu gösteriye katılıp katılmayacağımı öğrenmek istiyorlar, dinletiyorum babama. Bir şey demiyor.
‘’Annen oturacak mı daha’’ diye soruyor. ‘’Biraz daha’’ diyorum. ‘’Ben yatıyorum, sabah erken kalkacağım.’’
‘’İyi geceler baba, biraz söyleşir biz de yatarız.’’
‘’İyi geceler!’’
Annemin yanına geliyorum. Heyecanlı. Yarın her günkü gibi içindeki özgür kuş kanatlanacak yine uçmak üzere. Hep beraber karşılayacağız hayatın zorlu dönemeçlerini de sürprizli anlarını da. Foto.alıntıdır.