Malzemeleri şöyle bir gözden geçirelim!
Bir yumurta, bir çay bardağı zeytinyağı, bir çay bardağı eritilmiş tereyağı, bir çay bardağı yoğurt, bir yemek kaşığı pudra şekeri, bir paket kabartma tozu, bir vanilya çubuğu ve aldığı kadar un -onbeş yemek kaşığı gibi.
Hepsini karıştırıp yumuşak bir hamur elde ediyoruz. Hamurdan eşit büyüklükte parçalar koparıp avuç içinde açarak koyu kıvamlı bir reçel ya da marmelattan bir tatlı kaşığı kadar koyup kapatıyoruz.
Yağlı kağıt serili bir fırın tepsisine dizip 180 derecelik ısıda 30-35 dakika fırınlıyoruz.
Pişirdikten sonra üzerine pudra şekeri serpip servise sunuyoruz. Afiyetle.
Sezer Esensoy Çiçek tarafından yazılmış tüm yazılar
Yoğurt Tatlısı (Lavantalı)
Öncelikle üç su bardağı toz şeker, üç su bardağı su ve yarım limondan oluşan şerbetimizi hazırlıyoruz. Şerbete üç yemek kaşığı lavanta çiçeği katıp yirmibeş dakika demlendiriyoruz. Sonrasında şerbeti süzgeçten geçiriyoruz. Soğutuyoruz…
Tatlımızın kekini hazırlıyoruz bu arada:
Üç yumurta, bir su bardağı toz şeker, bir su bardağı un, bir su bardağı yoğurt, bir su bardağı irmik, karbonat ve bir vanilya çubuğunu karıştırıp yağladığımız 28 cm çapındaki bir tepsiye döktükten sonra 180 derecelik fırında yirmibeş dakika pişiriyoruz.
Fırından çıkarır çıkarmaz soğuttuğumuz şerbeti üzerine döküyoruz.
Tatlımız hazır, afiyet olsun!
Yaşam Dediğin
Şu espri edebiyatı
Güldürüyor hakikaten ve
uyandırıyor
yaşamın kademe kademe daldığın
derin uykularından.
Sonra
birden dönüyorsun
sudan çıkmış balığa.
Bir an uzaklaşıp gittiğin ne varsa,
geçiyor yine tüm endamıyla.
Anıların.
Bugün seni zora koştuğunu da
kabul ettiğin
anlamlı olduğu kadar
duygulu kılan
unutulur sandığın o gülüşün hayali
gözünün önünde canlanırken
içinde ne denli zinde, diri,
aldırmaz olunabileceğinin
sınavının verildiği bir yazgının devinimi.
Yarını donatmak için
pek de veri kalmadığını sezinlediğin an
kendini hep anılarınla
kucak kucağa duyumsadığın.
Gün gelip dünya düzeninin
içinden çıkılmaz olacağı korkusuyla
sarsıldığın bir eylem yumağı
yaşam dediğin.
Acı Gerçek
Üzücü bir haber aldığımda, demin mutlu idim ama kıymeti var mı diyorum. Üzülüyorum. İyi ki az evvel sevinmişim mi diyeyim? Dayanma gücümüz sınanıyor olmalı!
Yok yok! Bu kötü bir rüya olmalı! Uyanınca sevdiğim kucaklamalı beni. Sarılmalıyım ona dengim olduğundan…
Öyle ya kuzunun kurdu kabul ettiği nerde görülmüş!
Maksat canım kuzunun gönlünü almak değilmiş oysa ki!
Kuzu kurda varsın da bir kez ölmemiş ya,
bundan böyle ölüp ölüp dirilsin…
Bu bir kabus bile değil ne yazık ki!
Acı gerçeğin ta kendisi!
#tecavüzesessizkalma #tecavüzmesrulastirilamaz
#cocukistismariinsanliksucudur
#childabuseiscrimeagainsthumanity
10 Kasım Atamızı Anıyoruz, Arıyoruz
Yaşasın Cumhuriyet
Ahengin Rengi
Çoktan beri hayalimde bir ağaç resmi,
rengi kırmızı… Çizeceğim.
Etkisindeyim haliyle…
Uzun aradan sonra
Woolf okurken bu sabah
Boyandı birden satır araları ahenk ile
Mavi, sarı, pembe
Rengarenk
O ne idi öyle
Yüzüm gözüm açıldı
İmgeler hayata geçirilemez her zaman, bilirim
Ama ya erekler
Onlara ulaşmamız elzem
Bu doğrultuda
yaşantılarımızın yapı taşı,
vazgeçilmez çabalarımız olmalı.
The Hours
I shared your hope
along a quarter century is said.
The hours passed out of breath decreased, I felt.
Did you aware of? You didn’t express.
Last evening, you came in through the open door
dreaming a world has a command of peace,
advising styles of new structurings.
An existence you progressed step by step!
And your belief, which everything always goes hummingly,
plus added points to value in life.
What’s a miracle
was lived though each trick,
we learned.
That’s so!
We were candidate to be a piece of the deformed system
from the beginning.
Saatler
Umudun umudum oldu,
söze değen çeyrek asır boyunca.
Soluk soluğa geçen saatler
seyreliyordu artık hissediyordum.
Sen de farkında mıydın? Belli etmiyordun.
O son akşam idi, süzüldün açık kapıdan içeri
barışın hakim olduğu bir dünyayı düşleyerek,
yeni yapılanmalara dair biçemleri tembihleyerek.
Adım adım ilerlediğin bir ömür idi seninki,
daima her şeyin yolunda gittiğine olan inancın
artı puan katıyordu hayatın değerine.
Ne mucizevi bir hal olmalı ki,
yaşanıyordu her türlü tuzağa karşın
öğreniyorduk…
Öyle ya!
Çarpık düzenin parçası olmaya aday idik ta baştan!
Anneanne Kurabiyesi
İyi bayramlar!
Anneannemin çocukluğumuzda çok pişirdiği kurabiye: o hazırlar, siniye yerleştirir; biz de kardeşimle karşıdaki galeta fırınına götürürdük. Fırıncı bize numaralı bir fiş verir, bir saat sonra gelip almamızı söylerdi. Fişimizle gider kurabiyeleri alırdık, fırından… Çaya batırarak yerdik, oyunun arasında çok lezzetli gelirdi.
Ben ise, evdeki fırın tepsisine göre oluşturdum malzeme miktarını. Şöyle ki; iki yumurta, yarım su bardağı süt, zeytinyağı, bir su bardağı toz şeker, bir tatlı kaşığı karbonat -üç yemek kaşığı suyun içinde çözündürerek-, bir yemek kaşığı mahlep ve aldığı kadar un karıştırılıp hamurdan mandalina büyüklüğünde parçalar kopartılarak şekil verilir. 180 derecelik önceden ısıtılmış fırında 20 dakika pişirilir.
Soğuduktan sonra herbirini sarıp derin dondurucuya kaldırıyorum. Yemeden önce sıcak fırında 10 dakika kadar ısıtarak servise sunuyorum.
Afiyet olsun.