“İnsan sevdiğine kızar ancak” dedim.
“Öyle seviyorum ki seni asla kızdıramazsın beni” dedi.
Etiket arşivi: Anekdot
Okuyucunun Konuya İlgisi
Yazarın yazdıklarının okuyucuyu ilgilendirmediği düşüncesi gösterişten ibaret.
Yazarın her yazdığı ile ilgilenip ilgilenmemesi okurun kendi tasarrufunda olduğu halde yazılan her şey onun ilgi alanına girmektedir. Bu durumda yazar yazdığım okuru ilgilendirmez, diyemez.
Kimsenin fikrine karışmak prensibim olmamasına karşın tartışmak hoş. Konu konuyu açıyor.
Sanatı sanat adına ya da kendimiz için icra etmemiz, okuru karşımıza almamız anlamına gelmiyor.
Okurun yargısına seslenmek yazarın yazı dünyasını renklendirecektir. Yine yazardım istediğimi; neticede düşüncelerimin ifadesi veçhile bulunuyorum bu sayfada. Gelip geçerken biri uğrar belki dediğimde..ilgilendirir beni onun da bakış açısı.
Genel bağlamda talebe değil, önceliğime göre seçiyorum konularımı. Burası “serbest kürsü”, dilediğimi dile getirmek gayem.
Kimseyi rencide etmeden zihnini kurcalayan mevzular hakkında görüşlerini anlatmak kişinin özgürlüğüdür.
Yarenliğin Son Günü Dayandığında
Bir fert olarak genellikle tıp dünyası ile ilgilenmiyor; yayınlanmakta olan yenilenen tıbbi bilgilere göz atmıyor.
Sağlığını ihmal ediyor.
Şikayetleri artıyor, doktora gitme gereği hasıl oluyor: o zaman hasta olduğunu öğreniyor.
Tam bu sırada iş hayatına atılmak istiyor yeniden. Çevresindekileri korkutuyor bu düşüncesiyle çünkü iş demek, artı efor demek onun için. Artık çalışmaması gerektiğine ikna ediyorlar zorlukla.
Sağlık taramaları, tedavi süreci… Zaman ilerliyor. Yarenlik ettiğimiz dostlarımıza veda vakti şimdi!
İnanıyorum; son gün sarılacağız Tanrı’ya, hep yaptığımız gibi, o an hissetmeyeceğiz acıdan, kederden tek zerre.
Aristo’ya Göre
Karın Ardından
Tam Da Bu
Etki altında kalmak!
Pek başına buyruk; kendi kararlarımı alırım, diyor.
Halbuki çevresinin tesiri bariz üzerinde…
Paylaşımlarında kafa dengi gibi görünüyor.
Yürekli biri.
Okul, iş hayatı, hobi dünyası derken hepsi tamam da..takılıp kalmış ön yargılara.
Tanıma gereği duymadan karşısındakini, gelecek düşlerine dokunmaya çekinip yeni fikirlere açamadığı zihnini sokuyor önündeki köhne kapıdan içeri.
Dikkat
Yüksek Sesle Düşünmek
‘’Büyük yazarlar inanmadıkları şeyleri de yazarlar.’’ Montaigne böyle demiş.
İnanmadığını nasıl savunur?
Yetenekli, donanımlı yazar, inanmadığı şey hakkında sayfalarca konuşabilir tabii. Objektiflik önem kazanıyor bu noktada. Artistlik gündeme oturuyor…
Genel kanı, fikrimizi açıklamayı amaçlayan yazılar oluşturmak diye düşünürüm ama işi profesyonelliğe döktüğünde anlamlı geliyor “inanmadığını yazmak” da; başladığı ifadeyi tamamlamak hevesle sarılarak sözcüklere…
Yazın hayatı sınırsız bir ortam sunar yazara. Çeşitlilik demek bu! Yeri gelir benimsemediği değerler için cesaretle açılabilir bilinmezliğe.
Dünyam Zenginleşiyor
Elimdeki kitabı okumayı tamamladım. Neşelendim, öğrendiğim şeyler var dedim bıraktığımda. Eser, Cemil Kavukçu’dan Örümcek Kapanı, bir deneme.
Cemil Kavukçu, zaman içinde artık her kitabı, ilk okumaya başladığında bitirmesi gerekmediğini düşündüğünden dem vurmuş; bitiremediğinde sonra devam etmek üzere sakladığını söylüyor. İçinde bulunduğu ruh haline göre kitabın üzerinde bıraktığı etkinin değişik olduğuna değiniyor.
Yalnız bazı kitaplar, ruh hali ne olursa olsun elden bırakmadan okunuyor; Örümcek Kapanı gibi!
İnci Aral’ın Unutmak adlı anlatısını da çok beğeneceğimi umuyorum, başlangıç ve sardıkça sardı…
Ayrıca Orhan Pamuk’tan Saf ve Düşünceli Romancı’yı okuyorum bu ara. Roman yazarlarının, okurun Saf ve Düşünceli diye ayrıldığını konu ediniyor. Fark ettim ki, yerine göre her iki safta da duruyorum.
Aşkın Albenisi
Aşkın yüreğimizde konuşlanmasıyla, yasakları delip geçen..“gözde çiftin” etrafında kelebekler uçurtan..kadının utancını, edilgenliğini hiçe sayan albenisi, günahı ortadan kaldırmış, ruhları göklere çıkartan bebelerle yuvalarımızı şenlendirmiş…
Genetik kodlarla biçimlenen hayatlarımız hüzünlendirdiği gibi bizi bazen.. sevinç çığlıkları attırır yeri gelir.
Gülümsetir adımızın devam edeceğini düşündüren doneler. Kimi, bilinçaltında belki, salt bu çerçevede yönlendirebileceği bir beraberlik düşünür.
Diğer yandan anlaşan çiftlerin uyumu, arkadaşlıkları ömre bedeldir.