Bir rüya idi gördüğüm… Beni Eski Yunan’a götürdü:
rengarenk çiçeklerden bir taç, kumral saçlarında
bir melekti, biliyorum
Eos olmalı o,
dünyayı saran Okeanos’un kıyısından göründüğünde
gündüzün gelişini muştulayan
gülen açık kahve gözleri ışıl ışıl parlıyordu
karşımda durup bana bakıyordu
söylemleri nağmeler halinde bütünleniyordu uzayda
adım atmaya hazır sonsuzlukta;
değiyor benimkilere sözcükleri tanrıçanın
fikir veriyor geleceğe dair
göğe vardığında elzem ki,
kurulduğu altından arabasını
şafak vakti sürüyor, yetişmek için yarışlara!