Etiket arşivi: yol

Macera

Biriktirdim sevgini içimde yıllarca.
Yalnız bize ait bir dünyada
ömür boyu geçiniriz sandım,
büyüsüne kapıldım aşkın
coştum, taştım.

Her şeyin farkındaydın ama gittin,
aldandım.
Hayaline bile değemedim sonradan.

Hava soğudu.
Kar düşmedi buraya, ondan.

Üşüdüm.

Duydun mu?

Soluk soluğa bir düştü, demek
yaşanan,
ayrı yollardan yürüyünce
kâbusa dönüşen.

Sormazlar mı?
Niye sevdin o zaman diye…

“Bir çiçeğe konma” telaşı
desene şuna.

Hayalimde

Oradan, o yıllardan…
Çocukluk, gençlik işte.
Renkli bir kare çıktı gün yüzüne
neşeyle dolduğum.
Sıcacık ısınırdı içim –bulutlarda.
Seninle beraber çizdiğimiz yolda
geziniyoruz
hayalimde canlanan resimlerde
Bir adım ötesinde idik hayatın
Kuruttuğum çiçekler o günlerden kalma
Şimdi ise konamıyorum yüreğine artık
Bulamadığımdan
buğulu gözlerinde harelendiğini bildiğim
aşkın güzelliğini.

Ağlayan Kayalar

Yalnızım, dedi
İşte yine yalnızım
Yeni bir gün daha doğuyor sensiz
Ezberimde kaşın, gözün
Ömür boyu beraberiz diye
verdiğin ilk sözün
Bir zamanlar koynunda yaşattığın
yere göğe sığdıramadığımız o aşk
yok oluyor…
Ağlıyor şimdi kayalar
nerde o diyor, dostlar.

Yollarımız kesişti deyip
elinden tuttuğun o yüz
özlemiş, arıyor ılık soluğunu.
Ne kadar da yakıştırmıştı
seni kendine.

Tanımaz, artık gecenin karanlığında
pişman olduğunu imgeleyen gözyaşlarını.
Veda vakti gelince
beyaz yalanlar da işe yaramaz
üzme canını.

Devam et böyle, layık olduğun gibi
yeni bir aşkı duyumsarsın çok geçmeden.
Zaten bu kısır döngü değil mi
ne yazık
hayatında benimsediğin yegâne gerçeklik.

Biraz samimi olsaydın keşke.

Sevdanız

Sığmıştınız bir damla gize ikiniz
kararlı balıkların
su yüzeyine çıkışı deviniminde
Seçiliyordunuz
kalabalık idi etraf
Dünya senin için o idi ya…
Hayat akardı,
onun için o sendin.
O susardı uzaklaştıkça, sen susardın
Yollarınız kesiştikçe
konuşurdunuz sevgiyle
Birbirinize yaklaştıkça
sempati çoğalıyordu aranızda
coşuyordunuz sevinçle
Ne mutlandırıcı bir histi, aşk
O koşardı yakınlaştıkça siz
tutku kokardı sevdanız
Ne de olsa,
yıldızların altında
yeşil bir sığınaktı kurduğunuz
Bozulabilirdi
yağarsa ateşten sağanak
Ne ki,
yalınlık yakınlık
sadelik duruluktan yana idi
aşk dediğin…

Hoşgeldin

Hoşgeldin. Yüreğim ışıdı şu an
Beklemiyordum desem, yalan olur inan
Sensiz olamamıştım ben zaten
Ne özlemişim
Kucaklayan sesinle uyandığım
Bir şarkıyı beraber dinlediğimiz
-ne kadar bizi anlatıyordu
Oysa, inkar ettim
Giderken sen, dolanmalıydım boynuna
Sürüklenmeliydim yol boyunca
Göze almalıydım divaneliği
Bir varoluş içinde
yok oluşun yeganeliğini
Öyle ya
Onca buruk anıya,
bulmazdım el sallarken
kendimi o zaman.

Erguvan

Mayıs ayında almıştım notunu, işte burada!

Sola çevirdi başını, minik erguvan ağaçlarını gösterdi; caddenin orta kısmındaki bitkiler için ayrılmış kısma yol boyunca belediye çalışanlarınca dikilmişlerdi… Hoşuma giden şeylere dikkat ediyor, usuna yerleştiriyor; gördüğünde işaret ediyor: belli ki o da beğeniyor. Mutlu oluyorum. Evin önünde de gövdesi sarmaş dolaş bir erguvan var, otuz senelik o! İzmir’e taşınan komşum dikmişti. Yerleştiğimiz ilk günler… Ne çok çiçek ekti onlar, karı koca! Arkadaşım seramik, resim yapıyordu; envai çeşit çiçek desenli kilden vazolar-kaplar, sulu boya tablolar, çini çalışması duvar panoları… Eşi gurur duyuyordu, konuk olarak gelenlere tüm evi gezdiriyordu.
Sevgilim de güzel resim çiziyordu, hem de tükenmez kalemle. Yeteneğini öne çıkarmak istemez, benim çizdiklerimi ise baş tacı ederdi. O kadar iyi değilim esasında, yine de çizmemi istiyordu. On yıl kadar önce idi, bir dönem günde kırk beş dakikayı resme ayırıp natürmort çalışıyordum. Asıl okul yıllarında oldukça geliştirmiştim kalemimi. “O yıllarda kalan” pek çok şey gibi o da köreldi maalesef!
Erguvan mevsiminde çizip yeşile mora boyamalı ağacın henüz açmış çiçeklerini. Altında park etmiş otomobillerin üzerine dökülüp saçılmadan, solmadan, kurumadan. Beyaz kâğıt üzerinde kendi kalemimden görmeliyim bir de, hayranı olduğum güzelliği…
Yapılacak işler listesi kabarık!

Aşkın Hatırına

Baharın geldiğini varsayacağım,
şehre vardığın zaman
Bana doğru yürümeyeceksin belki ama
bileceğim onca yolu aşkın hatırına katettiğini
İtiyor aşk hiç geçmeyi ummadığım sokaklara
Sarsılıyorum
Koşuyorum peşinden gecelerce
Zenginliğine inanamadığım hisler
hareler oluşturmuş yıldızların etrafında
Benzerini koymuştum oysa hep yerine,
korkum dinmemişti daha,
sonra sevgiye dönüştü ürkek, sessiz çığlıklarla
üzüntünün ortasında
yolculuğu güzelleştiren etkisi ile
Üzerimden atmaya çalıştığım bunca yükün
daima var olacağının farkındayım artık bu buutta.