KIVILCIM

Eğitimini almayı düşündüğün onca meslek vardır

Yetenek gerektiren onlarcası daha

Çalışarak hepsinin üstesinden gelebileceğini bil

Yorgunluk, bitkinlik, uykusuzluğa yenilme

Sağlığını korumak kendine en büyük yardım, göz ardı etme

Çekingenliği saf dışı bırakmaya bak…

Dünyaya gelmenin sebebi bir yapı taşı da sen ol diyedir!

Bilgi ve becerilerinle sırada yerini almak erdemdir.

Hareler’den……

ŞU AN İŞTE O AN

tam çekip gidecektim ki şuradan,
dünya çıktı karşıma tüm pırıltısı ile.
devam etmek istedim ben de her şeye karşın…
kalbimi sarsan yaşanmışlıkları unutup
merak etmeye başladım yeniden,
başıma gelecek olan şeyleri…
bir noktada var olmuşluğum iki cihan arasında!
nasıl anlatmalıyım bugünkü seyrimi;
bulunduğum ânın bir içindeyim bir dışında!
ne mazi ne âti…
tüm gayem işte..şu ânın bütünlüğünü korumak!se

BİR KAPI ÇARPIŞI VARDI

“Alttan vurdu, aniden”.
Yemek masasında yemek yiyorduk. Lokma boğazımda takılı kaldı; yüreğim ağzıma geldi. O ne kapı çarpması idi! Bağırdım ben de, avazım çıktığı kadar.
Bir topluluk içinde yaşıyoruz. Apartman, siteler böyle yerleşimler… Topluluk kurallarına uymak lazım! Bunlar görgü kuralları aynı zamanda.
Saygı, sevgi her şeyin temeli! Hareketlerimizin çevremizdekileri olumsuz yönde etkileyebileceğini bir an olsun düşünmek ve öyle eyleme geçmek en güzeli!
Düşünmeden, gelişine davranmak ne kadar rahatlatıcı değil mi? Ya etraftakiler? Onlara zararımız dokunmayacaksa, ne âlâ!

se

 

YARIN

Büyük Postane Caddesi’ndeyim
atılacak mektuplarım var,
yarınlar için!
Yaşadıklarımız
gözümün önünde canlanan
renkli bir film gibi,
sevdiceğim.
Fotoğrafların arasında
buldum kendimi demin
80’lerden kalma,
çay bahçesinde oturmuş
bir kareye sığmışız ikimiz;
senle sevgi bulutu olup
bir anlığına
dağılıyoruz semada.
Hatırlamazsın bugün sorsam
onun için yazıyorum usanmadan.
Sana mısralarda olsun dokunmak,
maviliğine bulaşmak bir ayrıcalık
bilmiyorsun sanki!
Mavi senin rengin,
gerçekliğinin simgesi.
Uzun aradan sonra
bana gelişlerinin verdiği
mutluluğun adı, mavi.

se

(12/05/2019)

DÜNYA VATANDAŞI

60’lı yıllardı, çocuktum. Fener’de Rum aileler çoktu. Anneannem Selanik’ten göçtüklerinde oradaki ile takas ettikleri üç katlı-nobs* bir evde oturuyordu. Her gün onu ziyarete gidip gelirdik. Annemin çocukluğu da orada geçmişti hâliyle. Arkadaşlarından bazısı evlendiklerinde  aynı evlerinde büyükleriyle yaşamayı sürdürmüşlerdi.
Komşularıyla konuşurlarken dinlerdim onları; çocuklarından bahsederlerdi. İçlerinden biri Rumdu, bir Türk ile hayatını birleştirmişti yıllar önce. Kızı evlenip Atina’ya yerleşmişti. Bunu duyduğum an çocuk aklımda önümde dünyaya açılan bir kapı belirdi. Bir solukta, bir kelime-bir cümlede dünya vatandaşı olduğumu fark ettim.
Bu şahane hissin etkisinde yaşadım sonrasında, hep geniş bir perspektiften bakarken buldum kendimi dünya meselelerine. Tabii bir de çevremdekilere sormak lazım bunu 🙂

se

*nobs: nohut oda bakla sofa (kısaltma)

CORONA’LI GÜNLER

Bugünler için şarkı besteleyenler oldu. İngilizce “A Corona Pandemic is all around” adlı şarkı salgından korunmak için olumlu yönde etkileyici bana kalırsa. Özellikle çocuklara yönelik olması açısından faydalı!
Bir de bazı şarkılar duydum ki; etik ilkelerden uzak, bol küfürlü maalesef! Her bireyin olaylara yaklaşımı farklı tabii. Yaşadıklarına dayanma gücü de aynı değil. Yine de insanın dilinin kemiği olmalı, derim ben. Bir sözcük ağızdan çıkmadan önce düşünmeli. Lafın nereye gittiğine dikkat edilmeli. Çocuklar etkileniyorlar. Onlara iyi örnek olmalıyız. (06/04/2020)

se

umut türküsü oluyor sıcak sözcüklerin, telaşlıyım bu mevsimde yavrucağım, her şey iyiliğin için