Sevdim seni.
Özlüyorum bir ‘merhaba’ demeyi.
Merak ediyorum nasıl olduğunu…
Hep iyiliğini istiyorum.
Dilinden düşmezdi adım,
Ufak tefek şikâyetlerime çareler bulurdun.
Kalbin bende idi, hissettirirdin
sevimli sözcüklerinden
manalı bakışlarından
özverili hallerinden bilirdim bunu, dedim ya.
Hiç aklımdan çıkmıyor,
anbean sevgi ile tazelenen o canım günler.
Ufkumda hayallerin, seninle hayallerim
bir zaman diliminde gerçekleşir mutlaka.
İnancım var buna.
Etiket arşivi: hayal
Hüzün
Yaşamım baştan sona
inkâr ederek kaçtığım, dalgınlıkla karşılaştığım
aslında hiçbir evrede gerekli olmadığı halde
tiryakim olup beni saran bir hüzün bulutu.
Aşkla sarılsam, güvenle yaslansam bir omuza
romantizm sızsa içeri
ayrılık karşılayınca unutmadan
ele geçen hayal ötesi hüzün dalgası.
Doğan güne kucak açıyor, uğurluyor
hep benimle sabahlıyor.
Nafile önüne geçilmiyor.
Çaresiz dağılıyor yüreğim.
Bu bağlamda romantiklikten anladığım
ömürlük hüzün oluyor.
Hayalimde
Oradan, o yıllardan…
Çocukluk, gençlik işte.
Renkli bir kare çıktı gün yüzüne
neşeyle dolduğum.
Sıcacık ısınırdı içim –bulutlarda.
Seninle beraber çizdiğimiz yolda
geziniyoruz
hayalimde canlanan resimlerde
Bir adım ötesinde idik hayatın
Kuruttuğum çiçekler o günlerden kalma
Şimdi ise konamıyorum yüreğine artık
Bulamadığımdan
buğulu gözlerinde harelendiğini bildiğim
aşkın güzelliğini.
Hikaye
Deniz buradan çok uzak
Öyle özledim ki,
yağmurun peşi sıra ısıtan nefesini
denize taş atarken yarışmayı bir akşamüstü
İstanbul tanıktı,
beni neşelendiren sesine
Öfkelendiğinde kararan bakışların
Pamuklar içinde saklamıştım seni
İlk kımıldanışlarımız
çocukluğumuz
düşününce ne denli yakın
Oysa ulaşamıyorum artık
ne rüyada, ne hayalde
Hikaye şimdi, siyah beyaz bir hikaye
o dokunmaya kıyamadığım suret…
Yaşam Dediğin
Şu espri edebiyatı
Güldürüyor hakikaten ve
uyandırıyor
yaşamın kademe kademe daldığın
derin uykularından.
Sonra
birden dönüyorsun
sudan çıkmış balığa.
Bir an uzaklaşıp gittiğin ne varsa,
geçiyor yine tüm endamıyla.
Anıların.
Bugün seni zora koştuğunu da
kabul ettiğin
anlamlı olduğu kadar
duygulu kılan
unutulur sandığın o gülüşün hayali
gözünün önünde canlanırken
içinde ne denli zinde, diri,
aldırmaz olunabileceğinin
sınavının verildiği bir yazgının devinimi.
Yarını donatmak için
pek de veri kalmadığını sezinlediğin an
kendini hep anılarınla
kucak kucağa duyumsadığın.
Gün gelip dünya düzeninin
içinden çıkılmaz olacağı korkusuyla
sarsıldığın bir eylem yumağı
yaşam dediğin.
Ahengin Rengi
Çoktan beri hayalimde bir ağaç resmi,
rengi kırmızı… Çizeceğim.
Etkisindeyim haliyle…
Uzun aradan sonra
Woolf okurken bu sabah
Boyandı birden satır araları ahenk ile
Mavi, sarı, pembe
Rengarenk
O ne idi öyle
Yüzüm gözüm açıldı
İmgeler hayata geçirilemez her zaman, bilirim
Ama ya erekler
Onlara ulaşmamız elzem
Bu doğrultuda
yaşantılarımızın yapı taşı,
vazgeçilmez çabalarımız olmalı.
Pus
Buğu ile kaplı tüm yaşantılarım…
Sardı ruhumu
sudan sebepten alevlenen bir korku dalgası
Tuzaklara düşüren girdaplarında kollarım
çırpınıyorum durmadan
Açamıyorum gözlerimi, kapadığım dünyaya
Hayalimi boğan kıpırtıları algılıyorum yalnız
Farkındalığım gelip geçiyor
Tutukluyum ân içinde
Umutlu olmalıyım âti için
Rüyalarımda tutamadığım gözyaşlarım
kuruyor yatağında şimdi
Olağanlaşıyor kelâmlar
ne denli gereksinim duyuyorum hâlbuki
neşelendiren yârenliğine
İçten ne denli haykırsam da
sesimi duyamıyorum
duyuramıyorum yüreğimi
Sevdadan mı? O gün ağlamıştım
konu olmuştu aile içinde
Yalvarışlarım Tanrı’ya…
Acı bir tebessüm dudaklarında
bir bulutun içinden seslenişin
Saklıyım aslında biliyorum
masum bakışlarında
Tutuluyorum konuşamıyorum
Aşkın sıcaklığı donduruyor bittiğinde bu defa
Konup göçtüm selâmladım
Bulamadım süzülüp giden izlerini.
Foto. Bâlâ Çiçek
Hatırlıyorum
Kökten bağlı olduğumu biliyorum sana,
ama yoksun!
Yürekte bir sızı bırakarak
ardına bakmadan gidenlerden biri.
Bir şeyi unutmuşum gibi geliyor
Çok geçmeden öyle olmadığının farkına varıyorum
Hatırlıyorum…
Daha gün doğmadan usuma düşüyor hayalin:
seninle çay deminde oturmuşuz
maviliğe açılan tepede, tahta bir masada
gün ortasında bir dosyaya bakarken
yakalanıyorum izlerine
gece yarısı kokun uyandırıyor beni rüyadan
Yoksun ama!
İnanmazsın sen bütün bunlara
çünkü unutanlar duyamazlar
her yeni günü başlangıç sayıp
kaderini kurtarmayı dileyenlerin içsel çığlığını.
Esinti
Önce düşünmeli, anlamlandırmalı;
sonra yerleştirmeli idi hayatının odağına!
Ama aşk buna geçit vermiyordu,
inanamadığı bir hızda ilerliyordu;
oysa böylesi devinimlere alışık değildi.
Öyle koştu ki peşinden hayalin… Boşuna!
Sevi rüzgârının esintisi tutukladı dilinden,
bir tek cümle kalmamıştı,
yarına dair söylenecek artık.
Onun kayıtsız durağanlığı!
Bu bir kaçış dedi içinden. Korkaklık!
Ona duyduğu kızgınlık kora dönüştü birden.
Yine de öfkeli susuşları nihayetlendiğinde
kindarlığa teslim olup sevgiye arkasını dönerek
giden duruşuna binaen
haykıracağı birkaç sözcük vardı:
aşkı küstürmeğe gelmiyordu!
Sevgi Seli
Ayrılalı çeyrek asrı aşmış
son karşılaşmamız hayalimde hâlâ.
Ayrılmadık ki biz,
sonsuz bir uykuya daldın sadece.
Geleceğim yanına…
Tez parlayıp sönen öfken bana da geçmiş,
ciddi, kibar hallerin de…
Gençliğinde saygının egemen olduğu sevgimiz,
ömrünün sonbaharında
bir gül seline dönüşmüştü.
Ne içten idin,
tuttun ellerimden en gereksinim duyduğum gün.
Hatalarım oldu, yüzüme vurmadın hiç.
“Kaybolduğun gün, seni yeniden bulacağım”
demiştin.
Babacığım, “yitip gideceğim bir gün” doğru!
Unutma, sevgi seline kapılarak…
Karşıla beni,
sevinçle kucakladığın ilk gün gibi.