Seni tanımak ne büyük şans
Arkadaşım olmasan
yine de sever miydin beni
Sevgiyle bağlanmasak
arkadaş olamazdık da diyebilir miyiz
Peşimde koşmasan
sevgili olur muyduk hiç
Sevme ve sevilme hali yakınlıktan ötürü
Sevmesem birlikte olmazdım elbette
Sen de öyle
Dostlukla bağlandık önce birbirimize
Ne güzeldi, güneş yüzümüze doğardı
Kafa kafaya verirdik,
çözerdik tüm problemleri
Ne şendik, çocuk ruhlardık
Bir rüzgâr esti, dağıldık
Belleğime yazdım
korumalıyım
karşılaştığımız o ilk anki sevinci
çünkü o anda çizili kaldı
hayatımın en güzel resmi.
Etiket arşivi: resim
Hayalimde
Oradan, o yıllardan…
Çocukluk, gençlik işte.
Renkli bir kare çıktı gün yüzüne
neşeyle dolduğum.
Sıcacık ısınırdı içim –bulutlarda.
Seninle beraber çizdiğimiz yolda
geziniyoruz
hayalimde canlanan resimlerde
Bir adım ötesinde idik hayatın
Kuruttuğum çiçekler o günlerden kalma
Şimdi ise konamıyorum yüreğine artık
Bulamadığımdan
buğulu gözlerinde harelendiğini bildiğim
aşkın güzelliğini.
Ahengin Rengi
Çoktan beri hayalimde bir ağaç resmi,
rengi kırmızı… Çizeceğim.
Etkisindeyim haliyle…
Uzun aradan sonra
Woolf okurken bu sabah
Boyandı birden satır araları ahenk ile
Mavi, sarı, pembe
Rengarenk
O ne idi öyle
Yüzüm gözüm açıldı
İmgeler hayata geçirilemez her zaman, bilirim
Ama ya erekler
Onlara ulaşmamız elzem
Bu doğrultuda
yaşantılarımızın yapı taşı,
vazgeçilmez çabalarımız olmalı.
Erguvan
Mayıs ayında almıştım notunu, işte burada!
Sola çevirdi başını, minik erguvan ağaçlarını gösterdi; caddenin orta kısmındaki bitkiler için ayrılmış kısma yol boyunca belediye çalışanlarınca dikilmişlerdi… Hoşuma giden şeylere dikkat ediyor, usuna yerleştiriyor; gördüğünde işaret ediyor: belli ki o da beğeniyor. Mutlu oluyorum. Evin önünde de gövdesi sarmaş dolaş bir erguvan var, otuz senelik o! İzmir’e taşınan komşum dikmişti. Yerleştiğimiz ilk günler… Ne çok çiçek ekti onlar, karı koca! Arkadaşım seramik, resim yapıyordu; envai çeşit çiçek desenli kilden vazolar-kaplar, sulu boya tablolar, çini çalışması duvar panoları… Eşi gurur duyuyordu, konuk olarak gelenlere tüm evi gezdiriyordu.
Sevgilim de güzel resim çiziyordu, hem de tükenmez kalemle. Yeteneğini öne çıkarmak istemez, benim çizdiklerimi ise baş tacı ederdi. O kadar iyi değilim esasında, yine de çizmemi istiyordu. On yıl kadar önce idi, bir dönem günde kırk beş dakikayı resme ayırıp natürmort çalışıyordum. Asıl okul yıllarında oldukça geliştirmiştim kalemimi. “O yıllarda kalan” pek çok şey gibi o da köreldi maalesef!
Erguvan mevsiminde çizip yeşile mora boyamalı ağacın henüz açmış çiçeklerini. Altında park etmiş otomobillerin üzerine dökülüp saçılmadan, solmadan, kurumadan. Beyaz kâğıt üzerinde kendi kalemimden görmeliyim bir de, hayranı olduğum güzelliği…
Yapılacak işler listesi kabarık!
Değme
Resme baktım:
yazın
bir pazar sabahı
erken kalkmışız;
oturmuşuz seninle Marmara’da.
Masamızda taze ekmek ve peynir
çayımız ocaktan…
Oh, değme keyfimize!