Etiket arşivi: iz

Film Karesi

Etkileyici Yeşilçam sineması
belleğe nakşeden
birtakım kesitler filmlerden
-ki onlar hayattan izler…
Ana hıçkırığında
gençlik gözyaşında
düş kırıklıklarının gölgesinde
gülüşlerin pırıltısında
biçimlenen devinimlerden oluşan
bir çizgi yakaladım
Orada buluştuk onunla
sevdalandık birbirimize
hikâyenin ayrılık ile
neticelenmesi değildi aslolan
hep yenilenmesi idi içtenlikle
alışkanlıklara mağlup olmaksızın
tekrarlanan sahnelerde
mutluluğun gizi o tarifsiz anlarda
Nasıl sevdiğimizi göstermemeli idik
önce kimseye
aman nazar değer sonra
bu düşünüş güçlendirir mi aşkı
yoksa düşürür mü tuzağa
hayra yor aman
Ufak tefek küslükler
kocaman gülücükler
sarıldık ardından, kucaklaştık
Böyle biter masallar
çoğu ‘’mutlu son’’ ile.
Foto. Bâlâ Çiçek

Ne Uzak Ne Yakın

Çok yakın
değebilirim.
Uzaksın
ulaşamadığımdan.
Kayıpsın
hep istemediğinden…
Düşümdesin
artık yanımda yürümediğinden.
Gerçeksin ama!
Dillendiremediğimden…
Peşimdesin, kaçmadığımdan.
Alışkınım uykusuzluğa,
sarılarak uyuduğumdan her gece
yokluğuna.
Yeniden varmak
bir gülüş sadece
gözlerimden öperek
uyandırdığından her sabah.
Yeniden rastlamayı umup da
bulamadığım izlerin
kazılı çerçevede.
Yalvardım çok kez Tanrı’ya
çoğalttım seni.
Çağrımsın,
hüzün olamazsın
sempatisin, hoşgörüsün
sen yücelttiğim her şeysin.
Ne huzur verici gündönümü
ne denli yakın insanlar
sen hayatıma girdiğinden beri.
Selamlıyor doğa beni,
evrene uyumumdan ötürü…

Öyle Şeyler

Geriye baktığımda
hatırlamak istemediğim şeyler var.
Neden hatırlamak istemiyorum?
Pişman olduğumdan değil!
Hatırlamaya değmeyecek şeylerden mi ki?
Oysa ne denli önemli yaşandıkları anda
Onca hikâye
Başrolünde idim ve sonlandı diyebilmek
zor olmamalı!
Onun için “şimdi” demiyor muyuz?
Ânı yaşa!
İster istemez üzerinde yer yer iz bırakmış
mazinde boğulup kalma…
Düşlerinin renklendirdiği
içinde sürprizler barındırıp
umut muştulayarak gelen günleri
karşılarken de
kendini kaptırma çok!
Ânı doyasıya yaşarken
çıkardığın dersler olur belki,
gelecek güzel yaşantıların mayasıdır onlar,
aynı zamanda, unutma!

Selim İleri’ye Dair

#EdebiyattaEllinciYıl #Selimİleri

1976’da yayınladığı romanı Her Gece Bodrum ile “Her Gece Bodrum Romancısı” adıyla ünlenmişti, Selim İleri. O günleri anımsıyorum.  O yıllardan günümüze edebiyat dünyasına katkıları ile kendisinden çok söz ettirdi.

Üslubunu gayet seviyeli bir anlatım tarzından yana geliştirip koruyan İleri, edebiyat sayfalarında kalıcı bir iz bırakacağını her eseri ile kanıtlamış bir değerdir… Okuyucu ile adeta konuşurcasına dillendirilmiş olduğu gözden kaçmayan deneme kitapları, köşe yazıları ne denli samimidir. Romanlarında, içimizde yaşayan kişiliklerin yaşantılarından kesitler sunmayı amaçlarken kullandığı ifade ile bizleri konunun içine çeker.

2013’te yayınlanan Mel’un adlı romanında özgül olarak bir yazarın hayatını anlatıyordu (Şu sıralar ikinci kez okuyorum.). Bu eserin ardından okuduğum kitaplarından biri, ilk romanı idi; Her Gece Bodrum! Birçok duygu, düşünce; birkaç karakterde aynı anda tanımlanamaz dediğiniz tatta renk buluyor, ses veriyordu.

Denemelerini okumak ayrı zevk… Hayatla örtüşen, sanatçılarla zenginleşen vazgeçilmez kaynak onlar!

Kitaplığımda Selim İleri’ye ait bir bölüm var, diyebilirim. O, güncel olmaktan öte günümüz yazarı olma safında yer eden gerçekten okunulası düşün adamlarından.

Sevgi, saygıyla.

An

An geliyor, işte o an
kendimden sıkıldığım…
Öyle bir an ki
insanlardan kaçtığım,
hayvanların o saf sorgusuz
çocuk bakışlarında
yeniden soluklandığım…
Güldüren neşelendiren bir kucak o!
Coşkusunu yürekten paylaştığın,
sevinç olup uçtuğunda
yakalayamayacağından korktuğun…
Sonra seni sürüklediği seyirlikte
hayatın derinliklerine daldığını
fark edersin!
Dönüp baktığında sılaya
izlere takılıp kalırsın ya!
Doyamadığını hissedersin o an
yaşadıklarına…

İz

Tokalaşıp ayrıldık diyerek
Girdi içeri, gözleri nemli

Unutulur, demiş bir solukta
O denli gamsız biri

Onun için değmez dedimse de!
Yürek çarpıntılarına çare olur mu bu?

Ömrünce saklayacağın
hatıralar biriktirmeye o vakit!

Onu değil artık,
ama doğacak gün ile gelecek
güzellikleri bekleyiş,
Yeniliklere umutla yöneliş,
Aşkın kaçınılmazlığı ile sürükleniş.

Yalnız yalan söylemiş unutulur derken…
Sorgulamaya cesaret etsen bile incelikle
yıprak izleri silemezsin hayatından kaygısızca.
2015-09-30 18.55.48-1

Pus

Buğu ile kaplı tüm yaşantılarım…
Sardı ruhumu
sudan sebepten alevlenen bir korku dalgası
Tuzaklara düşüren girdaplarında kollarım
çırpınıyorum durmadan
Açamıyorum gözlerimi, kapadığım dünyaya
Hayalimi boğan kıpırtıları algılıyorum yalnız
Farkındalığım gelip geçiyor
Tutukluyum ân içinde
Umutlu olmalıyım âti için
Rüyalarımda tutamadığım gözyaşlarım
kuruyor yatağında şimdi
Olağanlaşıyor kelâmlar
ne denli gereksinim duyuyorum hâlbuki
neşelendiren yârenliğine
İçten ne denli haykırsam da
sesimi duyamıyorum
duyuramıyorum yüreğimi
Sevdadan mı? O gün ağlamıştım
konu olmuştu aile içinde
Yalvarışlarım Tanrı’ya…
Acı bir tebessüm dudaklarında
bir bulutun içinden seslenişin
Saklıyım aslında biliyorum
masum bakışlarında
Tutuluyorum konuşamıyorum
Aşkın sıcaklığı donduruyor bittiğinde bu defa
Konup göçtüm selâmladım
Bulamadım süzülüp giden izlerini.
2016-02-03 13.31.10Foto. Bâlâ Çiçek

Elde Kalan

Bunca yıl sonra yabancı bir his kaplamıştı bedenini:
tiksiniyordu
Onu bir zamanlar tanımış, sevmiş olmaktan gelmiyordu
bu ikrah
Sadece terk edilmekten kaynaklı bir ürperti
Şimdi nefrete dönüşüyordu
İyi ya!
Hatırasına boyun eğmeyi güçleştirirdi bu
Böylesi silinmez bir iz bırakarak giden
kaç kişi girmişti hayatına sanki
Müsaade etmezdi ki hiçbirine; sarılsınlar
dünyası olsa biri de
Daha önce yenildiği gibi kadere
yitirirdi belki şansını yine o zaman
Sonsuz aşk diye bir şey yoktu zaten baştan beri
Adam sen de!
Romantiklerin uydurması o, dedi içinden.
image

Hatırlıyorum

Kökten bağlı olduğumu biliyorum sana,
ama yoksun!
Yürekte bir sızı bırakarak
ardına bakmadan gidenlerden biri.
Bir şeyi unutmuşum gibi geliyor
Çok geçmeden öyle olmadığının farkına varıyorum
Hatırlıyorum…
Daha gün doğmadan usuma düşüyor hayalin:
seninle çay deminde oturmuşuz
maviliğe açılan tepede, tahta bir masada
gün ortasında bir dosyaya bakarken
yakalanıyorum izlerine
gece yarısı kokun uyandırıyor beni rüyadan
Yoksun ama!
İnanmazsın sen bütün bunlara
çünkü unutanlar duyamazlar
her yeni günü başlangıç sayıp
kaderini kurtarmayı dileyenlerin içsel çığlığını.

Erkan Alkan nature
Foto. Nature (Erkan Alkan)

Okuma

Okurken kendi hayatımdan izler buluyorum, satır aralarında; yakınlaşıyorum konuya o zaman.
Yazar aileden biri olup çıkıyor adeta. Dostlarım, arkadaşlarımdan sayıyorum kitap yazarlarını yıllardır. Kimse ile olmadığım kadar birlikteyim ne de olsa kitaplar vasıtasıyla.
Olumsuzluklar yaşadığımda fazlaca kitap okuma isteği halindeyim. Sanki yaşanan arzu edilmeyen şeyler silinip gidiyor; böyle karanlık, karamsar, kötü anlarda iyi geliyor kitap okuma. Söyleşme gereksinimi duyduğunda her zaman biri olmayabilir yanında. Birlikte yaşadığın sevdiklerine dahi açamayacağın konular olabilir. Okuma esnasında bildik ya da ilgi uyandıran bilinmedik cümlelerin vurgusu hoş oluyor; hayata bağlıyor.
Ruhun yıkanması bu, gecenin aydınlanması, dimağın berraklaşması! Başladığım her bir sayfayla dostların buluşması gerçekleşir. Okumayı önemsemeyenler için abartılı gelebilir sözlerim… Önerim okumayı hayatın merkezine almaları! Yalnızlık neticesi kitaplara sarılma bu diyebilir kimi; değil tabii, gönül zenginliği diyorum ben.
Eğitim hayatında ders kitapları ile öğretmenlerin tavsiye ettiklerini okumak tüm zamanımızı alıyor. Sonrası serbest bir yaşam başlıyor. En içten duyumsadığını edinip satırlar arasında gezinmek dünyaya bedel! Branş ile ilgili okunulanlara değinmiyorum hiç, onlar iyi birer yardımcı tüm akademisyenler için. Yazarlığı meslek edinenlerin ise okuduklarından beslendiğini düşünürsek, yine okumanın en büyük destek olduğunu belirtmeden geçmeyeyim.