150 gr kıyma, bir avuç çam fıstık, doğranmış bir soğan ve bir diş sarımsak iki yemek kaşığı zeytinyağı ilavesi ile kavrulur. Alacalı soyulup küpler halinde kesilmiş beş adet patlıcan, iki yemek kaşığı domates rendesi, parçalara ayrılmış sekiz adet kuru kayısı katılıp tavanın kapağı kapatılarak kısık ateşte arada bir karıştırılarak pişirilir. Ateşten almadan evvel yarım su bardağı kadar kaynar su atılır ve çektirilir.
Baharatlara gelince; tuz, karabiber, kırmızı pul biber, kişniş, biberiye eklenerek bir kez daha karıştırılır.
Sıcak olarak servise sunulur. Afiyetle.
Sezer Esensoy Çiçek tarafından yazılmış tüm yazılar
Zora Koşan Anlar
Koşulan koşul,
şartların zorlanmaması idi.
Doğasını değiştirmedik aşkın,
öyle istedin.
…
Zaman geçtikçe
zora koşan anılar oldu:
gözümün önünden gitmeyen hayal,
o an, gerçekte yaşanan bir an.
…
Bir an geliyor ki,
nasıl yaka silkiyorum o andan.
Bu kadar.
…
Ardından
yine dönmeye başlıyor dünya o anı ile,
sen ve ben
papatyaların arasında
önümüzde beyaz sayfaların açıldığı
o saf, masum dakikalar olduğu halde
…
Oysa,
salt gerçekliği
anılarda kaldığı
Kaos
Çevresindekileri kendisine uydurmak istiyordu. Yanı başındakiler, ailesi onu sorgusuz sualsiz, olduğu gibi kabul edebilirdi belki. Ya nazının geçmeyeceği kişiler?
Herkesi yoğurmak, ezmek istiyordu. İnsanlara şekil verdikçe büyüyordu kendi gözünde. Söz geçirmeyi başarıyordu da. Bir kişi, onca büyük kalabalıklara tek başına nasıl hükmedebiliyordu.
Hırsızlık ile aynı kefeye koyulabilirdi; insanın gözünden insanlığını çalıyordu.
Verdiği zarar ile yıkıp geçiyordu. Böylesi bozukluklarla savaş vermek zorunda idik.
Hastalıklı kişiliklerce yaratılan kaos, hastalıklarımızın sebeplerinden değil mi?
Zaten, “hasta” görülenin değil de, ilişki içinde bulunduklarının esas hasta olduğu üzerinde duruluyor. Antrparantez, toplum içindeki hasta sayısının salt doktora yönelenlerle sınırlı kalmadığına değiniliyor, ayrıca.(Foto. Tumblr’dan)
Soma Faciası
Soma faciasında hayatını yitiren madencilerimizin ruhu şad olsun!
FACİA
Başka seçeneğim olmadığından işim bu!
En başından biliyorum öleceğimi,
kısıtlı imkânlarla çalışmayı kabul ediyorum
çünkü eve “ekmek” götürmeliyim.
Yetkili ve görevliler ise “daha fazlası” derdinde.
O hayat, nasılsa pamuk ipliğine bağlı deyip omuz silkmekte…
Hareler (Kasım 2014) adlı kitabımdan; II. Bölüm Sayfa 79
Ömrümüzce
Tatlı Bi Bordo
Aslında önce kazak olacaktı. O yüzden kollarını da ördüm ama yelek şeklinde daha hoş duracağını düşünüp kol takmadım, takmıştım çıkardım. Söküp bir atkı örmeye başladım bile. Sepette, örmeyi sürdürdüğüm diğer atkıların yanındaki yerini aldı. Bir atkı koleksiyonu oluşturmayı düşünüyorum onlardan.
Fotoğraftaki süveter, pirinç örgüden… Başlangıç dört cm düz örgü örüldü; böylelikle eteğin dışa kıvrıldığını görebiliriz. Kenardan da yırtmaç olacak gibi dikildi. Yırtmaç daha da yukarıdan yapılabilirdi, tercih etmedim. Günün trendi o, iki yanda derin yırtmaçlı kazak ve bluzlar.
Foto. Bala Çiçek
İntikalar
Anlayışla karşılıyordum,
ayrılabilirdik bir gün
Gidişine sebep:
beyaz yalanları
görmezden gelirsek,
nasıl yaşayacağımıza dair
aldığımız kararlar değil miydi?
Tercihlerimiz?
O evlenip barklanacak,
ben okuyup adam olacaktım
Fakat gün geldi,
kabullenemedim yalnızlığı
Kalan bölümde
intikaları oynadım hep.
Tanrıçanın estirdiği
Bir rüya idi gördüğüm… Beni Eski Yunan’a götürdü:
rengarenk çiçeklerden bir taç, kumral saçlarında
bir melekti, biliyorum
Eos olmalı o,
dünyayı saran Okeanos’un kıyısından göründüğünde
gündüzün gelişini muştulayan
gülen açık kahve gözleri ışıl ışıl parlıyordu
karşımda durup bana bakıyordu
söylemleri nağmeler halinde bütünleniyordu uzayda
adım atmaya hazır sonsuzlukta;
değiyor benimkilere sözcükleri tanrıçanın
fikir veriyor geleceğe dair
göğe vardığında elzem ki,
kurulduğu altından arabasını
şafak vakti sürüyor, yetişmek için yarışlara!
Öksürük
Ömür Geçerken
Mutlu olabilmek için zihnimde canlanan, hayatı kucaklayan hayal: sen ve ben.
İlgi alanlarıma dağılsa bile düşüncelerim, bir yerde muhakkak su yüzüne çıkan..söyleşi, yemek, çay saatleri, kariyer araştırmaları, birlikte denize taş atma, araba kullanma, yüzme, durakta otobüs bekleme gibi anlar… Ne denli sensiz olsam da bugün, imgelem: yanımda belirmen. Hayallere sığdıramamıştık ya, şimdi tamamen düşten ibaret paylaşımlar.
Gerçeklere adım atmayı deniyorum, dediğin gibi; önümdeki her yenilik için bir adım. Seviniyorum.
Gerçek, bir yalan da olabilirdi değil mi? Aldatan, kıymet bilmeyen bir arkadaşla ömür geçirmek (acı) gerçek olarak adlandırılır ve yanlış adımdır neticede. Doğru yollarda kanat çırpan biri için, istikrarsız olurdu, bu durum. Memnunum şimdi. Hayaller; iyilikler ile gideni unutturmuyor.
Daima güzelliklere yönelerek yücelttiğimiz bir biçem oluşturmalıyız. Çocuklarımızı kendimize hayran bırakmalıyız, doğallığımızla. Yanlışlarımızı fark ettikçe, kendimizi düzeltme gayreti içine girmeliyiz. Umutla baktığımız yarınlarda, kimseyi incitmeden ilerlemekten yana çaba sarf etmeliyiz. “Kırmak kolay” deniyor ya; iyi huylu, adil, dürüst olduktan sonra yapıcılık ne ki…Foto. Bala Çiçek