Etkileyici Yeşilçam sineması
belleğe nakşeden
birtakım kesitler filmlerden
-ki onlar hayattan izler…
Ana hıçkırığında
gençlik gözyaşında
düş kırıklıklarının gölgesinde
gülüşlerin pırıltısında
biçimlenen devinimlerden oluşan
bir çizgi yakaladım
Orada buluştuk onunla
sevdalandık birbirimize
hikâyenin ayrılık ile
neticelenmesi değildi aslolan
hep yenilenmesi idi içtenlikle
alışkanlıklara mağlup olmaksızın
tekrarlanan sahnelerde
mutluluğun gizi o tarifsiz anlarda
Nasıl sevdiğimizi göstermemeli idik
önce kimseye
aman nazar değer sonra
bu düşünüş güçlendirir mi aşkı
yoksa düşürür mü tuzağa
hayra yor aman
Ufak tefek küslükler
kocaman gülücükler
sarıldık ardından, kucaklaştık
Böyle biter masallar
çoğu ‘’mutlu son’’ ile.
Foto. Bâlâ Çiçek
Etiket arşivi: devinim
Sevdanız
Sığmıştınız bir damla gize ikiniz
kararlı balıkların
su yüzeyine çıkışı deviniminde
Seçiliyordunuz
kalabalık idi etraf
Dünya senin için o idi ya…
Hayat akardı,
onun için o sendin.
O susardı uzaklaştıkça, sen susardın
Yollarınız kesiştikçe
konuşurdunuz sevgiyle
Birbirinize yaklaştıkça
sempati çoğalıyordu aranızda
coşuyordunuz sevinçle
Ne mutlandırıcı bir histi, aşk
O koşardı yakınlaştıkça siz
tutku kokardı sevdanız
Ne de olsa,
yıldızların altında
yeşil bir sığınaktı kurduğunuz
Bozulabilirdi
yağarsa ateşten sağanak
Ne ki,
yalınlık yakınlık
sadelik duruluktan yana idi
aşk dediğin…
Serbest Kürsü
“Serbest Kürsü” olmalı, diyordu, yıllar önce babası.
…
Herkes fikrini dile getirebilmeli. Saygı, sevgiyle, dostlukla…
Aykırılıklar ise bizi birbirimize düşürmemeli. Kaldı ki, ufak bir sürtüşmede; mesela bir alışverişte sıraya girmemiz gerektiğinde anında ortalık karışıyor ve yumruklar konuşabiliyor. Yazık! İşimizi halletmek için özveride bulunmaya erinen, hatta bunu kendine yediremeyen kişilikleriz maalesef…
Toplu halde yaşam hayatımızı zorlaştırıyor; birbirimize tahammülümüz yok! Markette, caddede, sokakta hep bir memnuniyetsizlik; karşıdan geleni görmezden gelme, sanki dünyada tek başına! Yaşamaktan mı bıktık?
Bezginliklerimizi, umursamazlıklarımızı iklim değişikliklerine mi bağlayacağız? Ondandır ya yoksa dünyayı burnunun ucunu göremeyecek kadar gururlu adımlarla arşınlamak hangi akla hizmet?
Düşüncelerimizi karşımızdakine aktarırken de sağduyulu davranıp çatışmaya, çekişmeye mahal vermeden demokratik bir devinim içinde dalgalanmalı konuşmalarımız…
Şimdi iletişim araçları yoluyla sosyal ilişkiler kurabilmek eski günlere göre daha kolay gibi görünse de; sıcaklık eksik sanki. Oysa samimi, ılımlı bir bakış açısına sahip olabilmek, artı değer…
Sözcüklerimizi seçerken karşıt görüştekini kırmamaya özellikle önem vermeli. Acımasızlık bu çağın sembolü mü ne? Bilgisayar oyunlarından mı öğrendik bu denli şeytani planlar yapmayı? Kendi dışımızdakilerin yaşama hakkı olmadığına meyletmek de nereden çıktı? Hâlbuki “birlikte yaşamak” ne asil duygular barındırır içinde.
Kızgın gözlerle bakmak yerine karşındakinin yüzüne tebessüm edebilmek… Yenilikleri savunan birine olumsuz manalar içeren sözlerle yaklaşmak yerine hoşgörü ile kucak açmak… Yalnız kendisinin doğru olduğuna inanarak çevresine de bunu empoze etmek için didinmektense, özgürce fikirlerin zarif dansını izlemekten mutluluk duymak ne medeni bir haz!
Dünyam
Tek başımayım, sanırdım
Değilim, anladım
Sanırım, benimlesin
Sessiz bir çığlıkla şekillenen
yalnızlığımdasın
Dünyamdasın ya;
bezedim durdum
ancak seninle
soluk alabildiğim bi yaşamı
Bir an baktım;
darmadağın, perişan
Hemen içinden geçtim
sayrılıklardan sıyrılıp
Sorumlulukların bilinciyle
ilerlediğimden olacak
ağır bi yük gibi gelmedi
sınanmak iki çember arasında
Kavradığım,
dünyadan ahirete göçüş
bi denge içinde oluyordu aslında
Uyunca Tanrı katında
muteber bi rotaya
düzenli devinim sürüp gidiyordu
Sana gelmek,
dünyaya açılmaktı ya neticede
Yalnız benimsemeye
değer bulduğum âlem
kalabalık idi her demde yine de.