İlk görüşte, gönül çelen tatlılığına
gülüşlerine kandı
Zaman içinde
gri bir gölge kapladı göz hatlarını
Kıskançlık emaresi zalim bakışlarından
tanıdı bu kez karşı tarafı
İlk tanıştıklarında takındığı zarafetinin yerini
vahşi bir hâkimiyet almıştı
Bir nefeslik hevesi geçerdi bir anda belli ki
böylece sona ererdi dokunulası merhameti
Öyle yürümezdi aşk, özgürlüğü severdi
kişiye kendini muhteşem hissettirirdi
Ayrılığa sebep nice davranışı var, dedi
kendi hataları da vardı kuşkusuz
Sonrası edimsel koşullanmadan olacak
kalbini açamadı bir daha
karşı cinsten başka bir karakterin yüzüne.
Foto.Bâlâ Çiçek
Çıkageldin dünyama
sormadım hiç “niye” diye
aldım içeri
Öncesinde hayallerimde idin çünkü
Nasıl muhtaçtım elini tutmaya
Öylesi bir ışık vardı ki gözünde
Ruhum yıkanıyordu içinde
İşte böyle ne olduğumu anlayamadan
Yağmur olup yağdın hayatıma
Karşı koyamadım
Elele verip bir yuva kurduk
Evet ailemsin
Geleceğe yönelik binbir gaye
yeşertiyor beynimde varlığın
Neşemin sebebisin
üzüntümde yanımdasın
Beşiktaş’ta oturduğumuz
o çay bahçesinde
söz vermiştin o gün bana
“ömrümün sonuna dek varım”
Vazgeçemediğim nefesimsin
Hatırla, “seninle bir sonsuzluk”
demiştim ben de.
Dün ile bugünü birleştiren senin kahkahaların idi.
O neşe sarmasa benliğimi yaşayamazdım ben de.
Saf ve temizsin, melek demeli sana.
Varlığımın özü, can suyum
yeryüzünde bulunduğum sürece
benimlesin artık eminim.
Her edama sinmiş kokun.
Annem ölmedi, dedim
ölmemiş miydi diye sorduğunda.
Hayalimde dedim ya bir de,
yüreğimi kaplayan dokun hayallerimle kaynaşıp
gerçekliğime yansıyor.
Her hecem senin gölgende bir sözcüğe bağlanıyor.
Ne sebeple gelmiştim buraya
kucak açmıştın sevgiyle.
Kocaman yüreğinde idim zaten ne zamandır.
Nereye vardıysam sonradan, izledin beni yılmadın.
Bir melodi idim dilinde daima işittiğim.
Kahve gözlerinde tattığım sevinci geçirdim ben de
karşımdakine.
Sorgulamadan içine katan tınılar yakaladım sesinde.
Bir gün ben de çıkacağım buradan gözleri yaşlı
Sen olacaksın kolumda
Sıkıca kavramıştın ya bir kere
Düşüyordum ben o zaman
Yanındayım, dedin düşünmeden
Saklı cennetler buldum koynunda
Bırakma ne olur tekrarlanırsa yine
alnımda bir yazı gibi “ölüm”.
Yeniden yaşamak için birlikte olmayı iple çektiğim, gözlerinde eridiğim, yüreğimdeki sıcaklığın tüm dünyamı sardığı o anlar… İşte böyle seni düşünerek geçirebiliyorum şimdi kalan ömrümü. Samimi duyguların şemsiyesi altında soluklanırken bulmak kendimi, hayata tutunmamı kolaylaştırıyor.
Ne çok acı çektim, çeşitli sebeplerden.
Biliyor muydun sevildiğini? Anlıyordun belki yere göğe sığdıramıyordum ya seni. Gülüyordun giderken. Mutlusun eskisinden daha çok, çünkü yerleştiğin en yüce kat bu! Varabileceğimiz son nokta.
Var oluşunun gerçek taçlandırılışı ölümün kucağında. Gençlik yıllarında ve sonrasında da nereden bakarsanız sevimsiz gibi görünen ölüm, yok oluşa değil, yeni bir başlangıca, dirilişe atılan en önemli adım.
Dünyadan göçüş, Tanrı katında ağırlanma. Yaşamımızda güzel işlere imza attıysak, ödüllendirildiğimiz bir başka dünyaya geçiş.
Sana, tüm sevdiklerime kavuşacağımı düşleyerek geçirdiğim bu günlerde, bir umut saklı olmalı, mutluluğa dair.
Anlayışla karşılıyordum,
ayrılabilirdik bir gün
Gidişine sebep:
beyaz yalanları
görmezden gelirsek,
nasıl yaşayacağımıza dair
aldığımız kararlar değil miydi?
Tercihlerimiz?
O evlenip barklanacak,
ben okuyup adam olacaktım
Fakat gün geldi,
kabullenemedim yalnızlığı
Kalan bölümde
intikaları oynadım hep.
umut türküsü oluyor sıcak sözcüklerin, telaşlıyım bu mevsimde yavrucağım, her şey iyiliğin için