Sığmıştınız bir damla gize ikiniz
kararlı balıkların
su yüzeyine çıkışı deviniminde
Seçiliyordunuz
kalabalık idi etraf
Dünya senin için o idi ya…
Hayat akardı,
onun için o sendin.
O susardı uzaklaştıkça, sen susardın
Yollarınız kesiştikçe
konuşurdunuz sevgiyle
Birbirinize yaklaştıkça
sempati çoğalıyordu aranızda
coşuyordunuz sevinçle
Ne mutlandırıcı bir histi, aşk
O koşardı yakınlaştıkça siz
tutku kokardı sevdanız
Ne de olsa,
yıldızların altında
yeşil bir sığınaktı kurduğunuz
Bozulabilirdi
yağarsa ateşten sağanak
Ne ki,
yalınlık yakınlık
sadelik duruluktan yana idi
aşk dediğin…
Sezer Esensoy Çiçek tarafından yazılmış tüm yazılar
Bulgurlu Ispanak Çorbası
Dereotu, taze soğan, zeytinyağı, tuz, un, şeker ilavesiyle haşladığım enginarların suyunu değerlendiriyorum…
Bu suya 1,5 çay bardağı pilavlık bulgur atıp pişene kadar kaynatıyorum. 1 yemek kaşığı biber salçası ile sıcak su ilavesi yapıyorum.
250 gr doğranmış ıspanak katarak 15 dakika daha kapağını kapayıp kısık ateşte pişiriyorum. Tuz ve kırmızı pul biber ekleyerek çorbayı tamamlıyorum.
Gençlik ve Spor Bayramı
Hasret
Telefon çaldığında derin düşünceler içinde idim, o an.
Hattın diğer ucunda sen, ne denli içten idin.
Oysa hanidir duymadım,
yüreğimi kuşatan öylesi sıcak sözcükleri.
Birden hasret kaldığımı fark ettim yapıcı anlatımlarına.
Telaşlandım. Yine düşüncelere daldım…
Meselelere olumlu yaklaşımlarını aradım.
Gözlerim doldu.
Uzun zamandır bu ilk: böylesi vuruşum dibe.
Çırpınışlarımı görebilseydin yine.
Tartışmalıydık seninle
çözüm odaklı belleğinin hâkimiyetinde.
Sığınmalıydık yaratana.
Çare yine başvuruşumuz olsa idi: kurtuluş taktiklerine.
An
An geliyor, işte o an
kendimden sıkıldığım…
Öyle bir an ki
insanlardan kaçtığım,
hayvanların o saf sorgusuz
çocuk bakışlarında
yeniden soluklandığım…
Güldüren neşelendiren bir kucak o!
Coşkusunu yürekten paylaştığın,
sevinç olup uçtuğunda
yakalayamayacağından korktuğun…
Sonra seni sürüklediği seyirlikte
hayatın derinliklerine daldığını
fark edersin!
Dönüp baktığında sılaya
izlere takılıp kalırsın ya!
Doyamadığını hissedersin o an
yaşadıklarına…
Yaşıyorum
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun
Yeni Bir Yuva
Özledim seni şimdiden
Halk tabiriyle,
mavi boncuk dağıtıyordun
Öyle tanıdım seni
sevgilisi iken herkesin
Boncuk dedim sana ben de
Hikayeni merak ediyordum
Adın Linda imiş
Çocuklardan öğrendik
Ki onlar ailen imiş
Ne güzel günler geçirdiniz beraber
kim bilir
Zaten çok mesuttun sen her zaman
Hislerini hiç saklamıyorsun
doğan gereği
Ancak daha iyi anlıyorum şu an
O tatlı edaların
vedanın habercisi imiş meğer
Bir girdin hayatımıza pir girdin
Seni unutmayacağız
Biliyorum aramızda hep konuşacağız
Çiçekten tacını
yaşam koşusunda soluklandığın
başka bir dünyada takacaksın artık
Minik bebelerini kucaklarken…
Hünkar Merdiveni
1 kg patlıcanı alaca soyup herbirine 2 cm lik aralıklarla bıçak darbesi atıyoruz. Ve yağlı kağıt serili fırın tepsisine diziyoruz. Üzerine fırça yardımıyla zeytinyağı sürüp tuz, kırmızı pul biber serpiyoruz.
Köfteyi ise şöyle hazırlıyoruz: 400 gr biftekten çektirdiğimiz kıymaya tuz, karabiber, fesleğen, hardal tozu, zeytinyağı katıp karıyoruz; minik yassı köfteler haline getiriyoruz. Patlıcanlarda bıçak ile kestiğimiz aralıklara yerleştiriyoruz.
Üç kapya biberin de herbirini uzunlamasına ikiye bölerek patlıcanların etrafına sıralayıp yağlıyoruz.
En son dokunuşta; bir yemek kaşığı biber salçasını bir fincan ılık suda çözündürüp patlıcanların, biberlerin üzerine sürüyoruz.
200 derecede ısıtılmış fırının 2. rafında 35 dakika pişiriyoruz.
Afiyet olsun…