I got the steep slope.
I arrived at the cliff, looked around.
I gulped down.
Under yellowish luminosity
the sea was like ice. I’m cold.
Here was the blue row
where we sat together
when we were having tea…
I’m here today to feel
those beautiful moments
I’ve experienced before…
Embrace the lap with nature
because I am closer to you.
You did not talk. I was thinking.
Unfold each other
we were dreaming,
most likely the same dream.
So we were both arrested
in our eyes not satisfied with the look.
Our warmth warmed with confidence
our hearts.
Then, when we are defeated,
I do not understand.
You left me many times…
I cried a lot when you went last.
I wish we were together now.
I need to hug you
Although it seems impossible,
I know it isn’t.
I can come to you every moment
Believe you are my future.
Düş
Dik yokuşu çıktım.
Yara vardım, etrafa bakındım.
Donakaldım.
Sarı beyaz ışıltılar altında
deniz buz gibi idi. Üşüdüm.
Mavi sıra yerinde idi,
çay deminde
birlikte oturduğumuz hani…
Onun için buradayım bugün
yeniden hissetmek için
yaşadığım o güzelim anları…
Tabiat ile kucak kucağa
sana daha yakın olayım diye.
Konuşmuyordun. Düşünüyordum.
Açılmadan birbirimize
bir düş kuruyorduk,
aynı düşü büyük olasılıkla.
Öyle ya tutukluyduk ikimiz de
bakışmaya doymayan gözlerimizde.
Sıcaklığımız güven ile ısıtıyordu
kalplerimizi.
Sonra ne ara mesafelere yenik düştük,
anlayamadım.
Gidişlerin olmuştu benden…
Son gidişinde çok ağladım.
Dileğim, kavuşmamız artık tez zamanda.
Sana sarılmaya ihtiyacım var
İmkânsız gibi görünse de, değil biliyorum.
Gelebilirim yanına her an
Geleceğim sensin inan.
Saklı Kalan
Demin gibi… Daha dün gibi
Karşıma geçip bana ilk göz kırptığın o an
İlk adım o an. Ya sonrası…
Unutulur denilen her an
An itibariyle akan gönül gözümden.
Unutmuşsundur muhakkak
Bilmem ki unutulur mu
Bir köşende saklanıyordur
birkaç anı olsun…
Yaşamımıza renk katan o anları
unutmak yarıyordur belki sana.
Bunu nasılsa öğrenemeyeceğim hiçbir zaman
Zaten böyle bir avuntum da olmaz asla.
Anlıyorum esasen, çok yönlüsün
yeni anılar var gündeminde her zaman.
Ancak sen iyi bilirsin,
ne denli âşık olduğumu İstanbul hâtırasına.
Farewell With Love
Is it still love
What a passion it is, my love
Eternal love beyond passion, it, my love
Do you think it can not affect yourself
I shake, I tremble,
I am struggling moment by moment
I enjoy being submissive
I wish I could get rid of it from time to time
Most want to live like this
A bondage maybe…
And I accept
a deep breathing, a hiding…
Infinity means touching the cloud of love
But with love,
our eyes shining, we exist.
I ask, do you love me
You say, you love me if you are
How far are you
You’re close so much to me, actually.
The world gets meaning by thinking about you
I want to reach at this moment
Put on your words,
to settled in your sentences that I always pass by…
Love means touch, both you and me.
We both grew with its touch
childish, mature
we have come to purpose, developed ourselves
That’s a plus
gift to us
from our wishes, desires, works.
Life-giving love,
one day it could end our life
Of course, God knows the end of our stories
But love too is from God, isn’t it,
what do you say…
Aşkla Veda
Hâlâ mı aşk
Bu nasıl bir tutku, sevdiceğim
Tutkudan öte sonsuz sevgi, o, sevdiğim
Etkilemez mi sanıyorsun benliğini
Sarsılıyorum, titriyorum,
zorlanıyorum anbean
Yanı sıra boyun eğmekten zevk duyuyorum
kurtulmayı diliyorum zaman zaman
çoğu böyle yaşamak istiyorum
bir esaret belki…
Ve kabul ediyorum
engin bir soluklanış, saklanış olduğunu…
Sonsuzluk, sevgi bulutuna dokunmak demek
Ancak aşkla sarınca, sarılınca
ışıldıyor gözlerimiz, var oluyoruz.
Soruyorum, beni seviyor musun diye
Seviyorum derdin, olsan
Nasıl da uzaksın oysa
o denli yakınsın aslına bakarsan.
Dünyam, seni düşünerek anlam kazanır
Bu noktada kavuşmak istiyorum
Öylece sözcüklerine konmak,
hep adımın geçtiği tümcelerine yerleşmek…
Aşk dokunur demek bu, hem sana hem bana.
Dokunuşuyla büyüdük ikimiz de
çocuklaştık, olgunlaştık
vardık ereklere, aştık kendimizi
Bunca artı değer
emellerimiz, arzularımızın, emeğimizin
hediyesi bize.
Hayat veren sevi,
bir gün yaşantımızı nihayetlendirebilirdi de
Tanrı bilir tabi hikâyelerimizin sonunu
Fakat aşk da Yaradan’dan değil mi, ne dersin…
CRYING ROCKS
I’m alone, he said
Here I’m alone again
A new day is born without you
I have your eyebrow and eyes
in my mind
For life together
Your first word
What you lived in a time
That love that we cannot fit
in the chest
It’s dissapearing…
Crying now rocks
Friends say where she is.
By saying
that our roads were crossed
That face you hold
missed, looking warm.
How much he liked you.
Now in the dark of night
Does not recognize tears
that imagine that you regret.
When it comes to farewell
White lies are useless
Do not distress yourself.
Go on, just like you deserve
You feel a new love too soon.
Is not this vicious cycle anyway
what a pity
The only reality you’ve ever known
in your life.
If only you were a little sincere.
Ağlayan Kayalar
Yalnızım, dedi
İşte yine yalnızım
Yeni bir gün daha doğuyor sensiz
Ezberimde kaşın, gözün
Ömür boyu beraberiz diye
verdiğin ilk sözün
Bir zamanlar koynunda yaşattığın
yere göğe sığdıramadığımız o aşk
yok oluyor…
Ağlıyor şimdi kayalar
nerde o diyor, dostlar.
Yollarımız kesişti deyip
elinden tuttuğun o yüz
özlemiş, arıyor ılık soluğunu.
Ne kadar da yakıştırmıştı
seni kendine.
Tanımaz, artık gecenin karanlığında
pişman olduğunu imgeleyen gözyaşlarını.
Veda vakti gelince
beyaz yalanlar da işe yaramaz
üzme canını.
Devam et böyle, layık olduğun gibi
yeni bir aşkı duyumsarsın çok geçmeden.
Zaten bu kısır döngü değil mi
ne yazık
hayatında benimsediğin yegâne gerçeklik.
Biraz samimi olsaydın keşke.
Sılent Frıend, Boncuk
What a sweet! Promises an unsparing world.
What a close friend, I always have a chance with it.
But the terms…
Life while introducing her little pups
My mother, my father, even all that I lost
Brings me back. (I always miss)
Love is my soul as it used to be.
And I have jealousy,
With such a lovely quiet friend
Those who can share life.
Do not get it wrong,
I congratulate them primarily.
I wish for a strong friendship.
P.S- Of course I did not take the photo.
Sessiz Dost Boncuk
O ne tatlı! Çıkarsız bir dünya vaat ettiği.
Ne cana yakın, hep onunla olasım var.
Fakat şartlar…
Minik yavrularına tanıtırken yaşamı
annemi, babamı, hatta tüm kaybettiklerimi
getiriyor bana geri. (Daima özlediğim)
sevgileri sarıyor benliğimi eskisi gibi.
Ve kıskanasım var,
böylesi sevimli sessiz bir dost ile
hayatını paylaşmayı bilenleri.
Yanlış anlaşılmasın,
kutluyorum onları öncelikle.
Sımsıkı bir dostluk diliyorum kendilerine.
Not- Fotoğrafı ben çekmedim tabii ki!
Selim İleri’ye Dair
#EdebiyattaEllinciYıl #Selimİleri
1976’da yayınladığı romanı Her Gece Bodrum ile “Her Gece Bodrum Romancısı” adıyla ünlenmişti, Selim İleri. O günleri anımsıyorum. O yıllardan günümüze edebiyat dünyasına katkıları ile kendisinden çok söz ettirdi.
Üslubunu gayet seviyeli bir anlatım tarzından yana geliştirip koruyan İleri, edebiyat sayfalarında kalıcı bir iz bırakacağını her eseri ile kanıtlamış bir değerdir… Okuyucu ile adeta konuşurcasına dillendirilmiş olduğu gözden kaçmayan deneme kitapları, köşe yazıları ne denli samimidir. Romanlarında, içimizde yaşayan kişiliklerin yaşantılarından kesitler sunmayı amaçlarken kullandığı ifade ile bizleri konunun içine çeker.
2013’te yayınlanan Mel’un adlı romanında özgül olarak bir yazarın hayatını anlatıyordu (Şu sıralar ikinci kez okuyorum.). Bu eserin ardından okuduğum kitaplarından biri, ilk romanı idi; Her Gece Bodrum! Birçok duygu, düşünce; birkaç karakterde aynı anda tanımlanamaz dediğiniz tatta renk buluyor, ses veriyordu.
Denemelerini okumak ayrı zevk… Hayatla örtüşen, sanatçılarla zenginleşen vazgeçilmez kaynak onlar!
Kitaplığımda Selim İleri’ye ait bir bölüm var, diyebilirim. O, güncel olmaktan öte günümüz yazarı olma safında yer eden gerçekten okunulası düşün adamlarından.
Sevgi, saygıyla.