Doksan yaşına geldiğinde öğütlerini sıralamış, kişi: harika değerlere değinmiş; yaparım tabii. Hepsi de “öyle olmalı” dedirten cinsten…
Yalnız bu kadar genç olmasaydım:) her şeyin en doğru halini bilirdim ben. Olumlu ya da olumsuz yazıldığı gibi yaşanmalı bazen her olay… Ne önce, ne sonra! Kadercilik diyeceksin ama… Değilim esasen. Ne denli uğraş verse de yaşanacakların önüne geçemiyor insan her zaman.
O zaman yeni kararlar alırken daha dikkatli olmalıyım demek ki.
Kategori arşivi: Anekdot
Öneri
İçinde bulunduğumuz günün önemine binaen Turgut Özakman’ın Şu Çılgın Türkler adlı belgesel eserini önermek zevktir benim için…
Cumhuriyet
Aşkın Soluğu
İyi anlaşıyorlardı.
Evlenmeye karar verdiler, ilk çıktıkları gün.
Hayatın bir solukta geçtiğini anlayacaktı bir gün.
Aşkın, kadınla erkeğin anlaşmasından daha kaçınılmaz olduğunu fark edecekti. Aşk, dünyayı önüne seriyordu; vazgeçilmez manevi dayanaklar sağlayabiliyordu.
Aslında belki çocuk sahibi olmaktı aşktan da değerli olan.
Neslini devam ettirebilmek manasında değil, önemli olan gerçek bir dost edinmekti: seninle birlikte büyüyen biri, seni olgunlaştıran, seni canından çok seven herkes olabilirdi, aşkla bağlandığın…
Gezenti
Çocukluktan tanışıyoruz, sevdiğim bir arkadaşım… Zor günümde yanı başımda idi. Unutamam.
Gezenti biri o! Doğarken “leyleği havada görmüş” olmalı. Hep anneciği ile, imrenilesi bir duruş onlarınki.
Emeklilik dönemindeyiz şimdi. Dedim ki ona bir gün:
-Çok gezen mi bilir çok okuyan mı, derler. Bakalım hangimiz kârlı çıkacağız bu işten?
Öyle ya, o ne kadar geziyorsa, burada da elinden kitabı düşürmeyen biri var!
Esasen bir oyalanış içinde değil miyiz bu düzende? Kimi gezer, okur kimi ek iş peşinde koşar, sanata yönelir… Bizler, ölçülü davranışlarımızın değer gördüğü ortamlarda yaşayalım, isteğim. Ayrıca, yeteneklerimizi değerlendirip çalışma olanakları bulabileceğimiz umut yüklü günlere açılan kapılardan geçip ilerleyelim, dileğim.
Regaib Kandili
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun. Tüm ulusca kutlanması dileğim.
Çocukların gözleri sevgi, huzur, kardeşlik, dostluk, özgürlük ışıltıları ile parlasın. Saf kahkahaları çınlatsın yeri, göğü.
Yüce Ata’nın izinden gitmekten usanmaz hiç bir ruh ve beden. Ne mutlu sonsuz haykırışla Ata’yı bir solukta kucaklayan neferlerinden biri olmak.
Biri
O öyle biri ki, ülkedeki “özgür kadın” imajına misal; “başka örneği var mı bilemedim”: dilinin kemiği yok, daima röportaj vermeye hazır ama mesajlarının içeriği boş, her an kendini ispatlama çabasında… Onun da özgürlük anlayışı bu. Herkes alabildiğine özgür olmalı tabii, o kaldırabiliyor bunu. İnsan düşünmeden edemiyor, özgürlüğün bu denli ezilmiş hali doğal mı diye.
İçerik
Ahmet Cemal’in Çevirisi
Hermann Broch’un başyapıtı, çevrilemezliği ile bilinen Vergilius’un Ölümü adlı eseri Ahmet Cemal, 2012’de Türkçe’ye çevirdi. Düzgün, derli toplu bir Türkçe kullanılmış…
Hermann Broch yeni Alman düz yazısını temsil eder, diyor Rudolf Brunngraber. Kendisini daha iyi tanımak adına Broch Psikolojik Otobiyografi okunmaya değer nitelikte bir kitap.