Baharın geldiğini varsayacağım,
şehre vardığın zaman
Bana doğru yürümeyeceksin belki ama
bileceğim onca yolu aşkın hatırına katettiğini
İtiyor aşk hiç geçmeyi ummadığım sokaklara
Sarsılıyorum
Koşuyorum peşinden gecelerce
Zenginliğine inanamadığım hisler
hareler oluşturmuş yıldızların etrafında
Benzerini koymuştum oysa hep yerine,
korkum dinmemişti daha,
sonra sevgiye dönüştü ürkek, sessiz çığlıklarla
üzüntünün ortasında
yolculuğu güzelleştiren etkisi ile
Üzerimden atmaya çalıştığım bunca yükün
daima var olacağının farkındayım artık bu buutta.
Sezer Esensoy Çiçek tarafından yazılmış tüm yazılar
Yoğurtlu Ispanaklı Patlıcan Salatası
Dört adet (üzerine çentik atılmış) kemer patlıcan (birkaç yerinden delinmiş) alüminyum folyoya sarılarak 200 derecede 25 dakika fırınlanır. Ilınınca kabukları soyulur.
Rendelenen iki diş sarımsak tavada kızdırılmış dört yemek kaşığı yağda kavrulur.
Buna 100 gr süzme yoğurt ve iki yemek kaşığı limon sosu ile ezilen patlıcan içi ilave edilir.
Doğranmış 100 gr ıspanak, kırmızı pul biber ve tuz eklenip karıştırılarak meze olarak servise sunulur.
Afiyet olsun.
Mektup
“Canım benim,
çok canın yanıyor. Dayanamam!”
Beni görseydin öyle naçar
dayanamazdın sen de.
Yaşamalıyım buna rağmen
gülümseyerek.
Çocuklardan haber:
evlendi onlar bu arada,
yeni bir fert daha katılacak aileye yakında.
Bizi sorma!
Özledik seni
Doyamadık ya sana
Özledik ölesiye.
Sevgi Seli
Ayrılalı çeyrek asrı aşmış
son karşılaşmamız hayalimde hâlâ.
Ayrılmadık ki biz,
sonsuz bir uykuya daldın sadece.
Geleceğim yanına…
Tez parlayıp sönen öfken bana da geçmiş,
ciddi, kibar hallerin de…
Gençliğinde saygının egemen olduğu sevgimiz,
ömrünün sonbaharında
bir gül seline dönüşmüştü.
Ne içten idin,
tuttun ellerimden en gereksinim duyduğum gün.
Hatalarım oldu, yüzüme vurmadın hiç.
“Kaybolduğun gün, seni yeniden bulacağım”
demiştin.
Babacığım, “yitip gideceğim bir gün” doğru!
Unutma, sevgi seline kapılarak…
Karşıla beni,
sevinçle kucakladığın ilk gün gibi.
Şeker
Değme
Resme baktım:
yazın
bir pazar sabahı
erken kalkmışız;
oturmuşuz seninle Marmara’da.
Masamızda taze ekmek ve peynir
çayımız ocaktan…
Oh, değme keyfimize!
Espri
Hey, bakar mısın?
Kandırdın beni, diyordun.
Espri miydi, neydi o?
Kandırmadım seni, dedim.
Ciddi idim!
Aldattın beni sen de;
ödeştik mi böylece?
Defalarca aldandığım doğru ama…
Her söylediğine inanan biri miyim?
Kanmadım dediğimde
bu, daha mı az acıtıyor yoksa?
Gerçekleşen Düşlerden
Yazarak kendimi daha iyi tanımak dileğim.
Her geçen gün daha az tanıdığım yönlerimi fark edip, yeniliklere doğru yürüyerek neler yapabileceğimi öğrenmek istiyorum.
Ruhumun derinliklerine inerek ortaya çıkardığım bilinmezlikleri, “yaşantımın izleri” diyebileceğim sayfaya işlemek benliğime ışıltı katıyor.
Bazı yetiler, var olması zor unsurlardır, akıl gözünde. Hayatın özünde yaşatılacağı anı kovalar gün yüzüyle.
Ufak kıvılcımlar uçuşur her zaman, yapacaklarımı düşünürüm, başım döner.
Güne, yeteneklerimle başarabileceğim işler olduğunun farkındalığı ile uyanmak, tatlı bir düş başlangıçta. Düşü gerçekleştirmek inanılmaz bir öyküye dönüşür gençlik yıllarında. Yaşlılıkta ise hoşlandığım bir düş, geçirdiğim güzel anlara karışır, gerçekleşmesi, ödülü olur yaşantılarımın.
Soluğum
Mutluluğun Güçlü Soluğu
Ne kadar özlemişim
konuşunca anladım
Gelmesini dilerim yeniden yuvama
konsun, başımın tacı olsun
Sormam hiç, nerede idin diye
Anlatmasını isterim yalnız,
bunca zaman ne olduğunu ona
Ama kırgınlık olmadan
Büyüsü bozulmadan
ve kadere yenik düşmeksizin
süzülelim bulutların arasından
Mutluluk öyle güçlü bir soluk ki..
nasılsa affeder onu da beni de.